31 Mart 1909 ayaklanması, BIS (British Intelligence Servis) tarafından tertiplenmiş, imparatorluk politikasında henüz çok toy olan İttihatçılar'a icra ettirilmiş, iğrenç bir eylemdir. Hedef, Sultan Abdülhamîd'i tahttan indirmekti. Maksat hâsıl oldu. Binaenaleyh Danıştay'ın basılmasına benzemiyor. Danıştay Baskını, iki hedefi bir arada vurmak isteyen, amatörce hazırlanmış bir eyleme benziyor. Yan hedef olarak, Milliyetçi Hareket Partisi'ne bile çamur atmak istendiğini düşünüyorum. Ama başlıca hedef, AK Parti ile AB'dir: AK Parti'yi sonbaharda seçime zorlamak, cumhurbaşkanını yeni meclise seçtirmek... Türkiye'yi eski tip eylemler yapılabilen, demokratik hayatı münakaşalı bir ülke görüntüsü vererek, zaten limanlarını ve havaalanlarını da açmadığı için, Avrupa Birliği platformunda zayıf duruma düşürmek... Eylemi yapanların, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi olmasından nefret ettiklerini hissediyorum Ama en tehlikeli ihtimal, Danıştay baskınının sadece bir prelüd, bir zemin yoklaması, bir başlangıç olması ihtimalidir. Amerika'nın, AK Parti'yi Irak konusunda olduğu gibi, İran konusunda da kaytaracak yapıda görmesi ihtimali, gene engel çıkartacağı fikrine kapılması, gündemdedir. Erdoğan'dan ümit kestiği bile dış basında yazılıp çizildi. İsrail'in örovizyon yarışmasında Türkiye'ye 1 puan vermesini de çok sembolik buldum. Diğer yandan Ermeni faaliyetleri malûm. Gelmiş geçmiş en kışkırtıcı toplum sıfatıyla şimdiden tarihe geçtiler. Tabii iç mihraklarımız da var. Onları da unutmuyoruz. Sürekli faaliyet içindedirler. Bu karmaşık tabloyu daha netleştirmek için henüz erken olduğunu düşünüyorum. Ama doğru değerlendirmek için fazla vakit de geçirilmemeli.