Bir Kral geldi

A -
A +

Ağabeyi Kral Fahd'ın uzun yıllar rahatsızlığı sebebiyle Kral Abdullah veliahd, nâib ve başbakan sıfatlarıyla devleti yönetiyordu. Suudi Arabistan'ın kurucusu Abdüllazîz İbni's-Suûd'un yerine, 1953'ten beri, art arda 5 oğlu geçti. Ülkemize gelen Melik Abdullah, 5. kardeştir. ABD ile selefleri derecesinde anlaşamadığı söyleniyordu. Ancak tahta oturunca, Washington ile bir ihtilâf çıkmadı. Zira "şeriat" iddiasındaki milletlerarası mahut terör örgütlerine Amerika'nın savaş açtığı zamana rast geldi. Bu örgütlerin bazı mensupları Suudi Arabistan kökenli olmalarına rağmen, Suudi monarşisini yıkmak istiyorlar. Suudi Arabistan'da Taliban benzeri bir idare düşününüz... Dünyanın en büyük petrol ihracatçısı olduğu için. ARAMCO'nun patronu Amerika ânında ülkeye müdahale ederdi. Bununla beraber teröristler, burada da kanlı eylemler yaptılar. Gelen Kral, Batı Avrupa'nın taçlı demokrasilerinin hükümdarı değildir. Bir doğu hükümdarıdır. Âdetleri bize yabancıdır ama, yadırgamamız fuzulidir. Batı kaynakları, Melik Abdullah İbni's- Suûd'un şahsî servetini 21 milyar dolar hesaplıyorlar. Dünyanın en zengin hükümdarı, belki kişisi olduğunu yazıyorlar. Suûd hanedanının diğer üyelerinin servetleri ile yüzlerce milyar doları bulur. Hanedan dışı iş adamlarını da katarsanız, trilyon dolardan söz edebilirsiniz. Beyrut, bölgenin finans merkezi durumunu yitirdi. Araplar, biz Türklerden az üzüldüler. Zira bütün Araplar, Lübnanlıları fazla tutmazlar. Onları ziyadece Avrupalı bulurlar. Galiba hayat tarzlarını kıskanırlar. Bölgenin gerçek finans ve ticaret merkezi İstanbul olmak gerekir. Fakat değerlendirememişizdir. Şimdi Türkiye, Lübnan'dan kaçan ve yerleşecek yer arayan Arap kapitaline açıktır. Paranın Türkü, Arabı, Müslümanı, Yahudisi, Hristiyanı olmadığını sakın unutmayalım. Bazı komplekslerimiz sebebiyle Arap sermayesini yokuşa sürüp başka ülkelere kaçırmayalım. Araplar bize bir adım atsın. Bizim iki adım atmamızda sakınca yoktur. Ama arkasını teröre dayayan, Türk'e hasım ve Türkiye'ye zarar veren totaliter rejimlerle kesinlikle iş birliği yapmayız. Birleşik Emirlikler, Suudi Arabistan ve bütün Arap ülkelerinden yatırım bekliyoruz. Tek ve tavizsiz şartımız vardır: Tabiat, estetik ve tarih olarak çevre asla zarar görmesin. Bilhassa İstanbul karakterini yitirmesin. Böylesine ihanetleri affetmeyiz.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.