İngiltere Başbakanı Tony Blair, Ankara'ya sessiz sedasız, samimi, dostça bir ziyaret yaptı. Türkiye'nin kafası kızıp Batı'dan kopmasından korkuluyordu. Zira Türkiye'de Batı'ya güven, saygı ve sevginin azaldığı, hızla düştüğü müşahede ediliyordu. Chirac ve Merkel'in Türkiye'ye uzak durdukları ortada idi. İtalya ile İspanya, Akdenizlilik hatırına, Ankara'dan uzaklaşmamaya çalışıyorlardı. İsrail ve Yahudi âlemi, Ankara'nın Filistinlileri tuttuğu kanaatinde idi. Filistin'in ıstırabı ise dinmek bilmiyordu. Sorumlusu Türkiye değildi. Lübnan, insan yapısı gibi karmakarışıktı. Araplık, birliği sağlamakta zorlanıyordu. Filistin ve Lübnan, hattâ İsrail sorunlarını çözümlemeye, hem de radikal şekilde çözmeye talip ve iddialı tek devlet vardı: İran... Tahran'ın teklifleri ise, 3. Cihan Savaşı çıkartacak mahiyette idi. Blair, Ankara'dan başlayıp Orta Doğu'ya devam ettiği ziyaretlerini böyle bir coğrafyada yapıyor. Türk yönetiminden kopup İngiltere ve Fransa yönetimlerince berbat edilmeleri için çeyrek yüzyılın kâfi geldiği bu coğrafyada, hiçbir tecrübesi bulunmayan Amerika, bocaladıkça bocalıyordu. Böylesine bir dünyada, küçümsenmeye kalkışılan Türkiye'yi gücendirmenin faturasının ne derecelerde büyük olabileceğini en iyi bilen Batı devleti, İngiltere'dir. O yıllarda Britanya cihan devletinin başbakanı Lloyd George, barış masasında Osmanlı Türkiye'sini, Birinci Dünya Savaşı 2 yılda bitecekken 2 yıl daha uzatmak, bir milyon askeri karşısında tutmak, 750 altın sterlin harcamaya mecbur kılmakla suçlamıştır (*). Blair, Londra'dan Ercan'a uçak uçurtacaklarını söyleyerek Ankara'da ve Lefkoşa'da ümit uyandırdı. Kıbrıs'taki Rum haydutları ise, böyle bir şey olamayacağı iddiası ile kabadayılıklarını sürdürdü. Sonuç şudur: Blair söylediğini yaparsa ne âlâ. Söyledikleri havada kalırsa, Türkiye'deki soğukluk kızgınlığa dönüşebilecektir. ..... (*) "With considerable aid from the Russians and some from the French, the British Government expended 750.000.000 pounds, passed welle over a million troops in all through that war area, and took four years to defeat this 'very, very sick' Turkey" (Richard Aldington, Lawrence of Arabia, London 1955, p.138.)