ABD muhribi, Türk Boğazları'nı geçerek, Batum'a erişti. Rus muhribi ise, Gürcistan'ın petrol ihraç noktası Poti limanını çok sevdi, ayrılmak bilmiyor. Avrupa Birliği dönem başkanı Fransa cumhurbaşkanı Sarkozy, Poti'yi terk etmesi için Rusya'yı uyardı. Diğer bir ABD gemisi, Boğazlar'dan geçmek üzere. Polonya ve Almanya gemileri ise çoktan Gürcistan sularında... Bu gelişmelerin sonu ne olur? derseniz, sanırım Gürcistan'ın NATO'ya girmesini çabuklaştırır diyeceğim. Gürcistan'ın tekrar Rusya tahakkümüne düşmesi kabul edilemez. Zira Türkiye ve müttefiklerine Hazar yolunu kapatır. Üstelik Azerbaycan'ın bağımsızlığı tehlikeye düşer. İran'a büyük rahatlık sağlar. İran'ın rahatlaması ise tehdit alanını genişletir. Binâenaleyh, Boğazlar'da savaş gemilerinin dolaşması hoşumuza gitmese de, Gürcistan'ı Rusya'nın emellerine terk edemeyiz. Ama Güney Osetya ve Abhazya denen iki küçük yörede Gürcü egemenliği bundan böyle kâğıt üzerindedir. Zaten öyle değil mi idi? İster misiniz, ulu Kafkas Dağları'nın güney-batı eteklerinde -ikincisinin Karadeniz'e çıkışı da bulunan- bağımsızlıklarını Rusya'ya borçlu iki yeni devlet oluşsun? Rusya, Gürcistan'dan hiç eli boş dönmüyor. Kafkasya'da ben de varım! ültimatomunu bütün dünyaya duyurdu. Az şey değildir. Bu çizgide durması da beklenmiyor. Suriye'ye füze yerleştirmek isteyecektir. Öyle ya... Amerika, Rusya'nın burnunun dibinde Polonya ve Çek Cumhuriyeti'nde İran'a karşı(!) füze yerleştirir de, İran'a karşı sınırlarını güvenceye almak Rusya'nın da hakkı değil midir? Epey şaka oldu ama, bu tür şakaların büyük kazalarla sonuçlanmasının yeterli örneği mevcuttur.