Başbakan Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Perşembe günü Brüksel'de olacak. Brüksel'e giden Avrupa Birliği yolunda vahim bir trafik kazası oldu. Tamir edecek. Avrupalı dostlarımızın Avrupalı kimliğimizdeki samimiyetimiz konusundaki şüphelerini giderecek. Türk Ceza Kanunu, zina veya sadakat gibi medenî kanunumuzu ilgilendiren mevzulara girmeksizin Yüce Meclis'imizden çıkacak. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin çok büyük bir reformu olarak hâfızalarda kalacak. Bu misyon için günlerimiz sayılıdır. Brüksel'deki telaş paniğe dönmeden zina problemini çözümlemeliyiz. Avrupa hukuk sisteminde ayrıcalık isteyemeyiz. Sayın Erdoğan, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne girmesinde radikal adımı gerçekleştirmiş devlet adamı olarak tarihimize geçecektir. Biz böyle istiyoruz, bunu bekliyoruz. 70 milyonun ümidi, onlardan doğmuş ve doğacak yüzlerce milyon Türkün geleceği bu suretle aydınlanacaktır. Türkiye Cumhuriyetinin şerefi, Brüksel'den alacağımız ters bir cevabın ağırlığını kaldırmaz. Türkiye'de olumsuz gelişmeler biribirini izler bu husustaki görüşümüz kesindir. Bu gelişmeler, dünya siyasetinde önemli etkilere ve değişimlere zemin hazırlar. Şimdiden kanıt mı istiyorsunuz? Avrupa, Amerika ve dünya basınının, ceza yasamıza eklenmek istenen zina maddesi üzerinde, örneği görülmemiş bir ağırlıkta durmaları, Türkiye-AB ilişkilerindeki bir aksamanın sonuçlarını kestirdiklerinin delilidir. Bana göre Sayın Başbakan, aksaklığı giderecek dirayeti gösterecektir. Ekim raporu ve Aralık kararı olumlu olsa dahi, bundan böyle Avrupa devletleri, bize karşı müteyakkız hareket edeceklerdir. Bu da Türkiye için epey zarar ziyan demektir. Konunun başka tarafları da var. Bunları ele almanın zamanı değildir. Faydası da yoktur. Birleşik Amerika ile de durumumuzun dörtbaşı mamur bulunmadığı açıktır. Irak'ta Türkiye açmaza düştü. Zira kuzeyden Irak'a girmedik. AB ile kanun maddesi tartışmamıza girmemizin de müeyyidesi olacaktır.