Başkan Bush, tuhaf şeyler yapıyor. Dış politikada başarı göstermekte âdeta zorlanıyor. Dünyanın 200 devletinin toplam savunma harcamalarının üzerinde savunma bütçesi, içeride FBI, dışarıda CIA'in büyük devletlerin bütçeleri ile yarışan harcamaları, kişi başına geliri 40 bin doların üzerinde bulunan muazzam Amerika'nın dış politika hataları hayret veriyor. 1. Cihan Savaşı galibi Başkan Wilson'ın, 2. Cihan Savaşı galibi Başkan Roosevelt'in dünyanın başını belâya sokan dış politika gafları geleneğini stratejik müttefikimiz Bush, doğrusu sadakatle sürdürüyor. Afganistan'ı işgal ettikten sonra, eski kralı veya oğlunu tahta geçirip ülkede birliği sağlamayı düşündüğü halde uygulamadı. Irak'ı işgalden sonra bir Hâşimî prensini (mesela Ürdün kralının amcasını) tahta geçirip Irak'ın bölünmesini önleyemedi. Bunu da düşünmedi değil. Ama kim ne akıl verdi ise vazgeçti. Zira Teksas kültürü ile yetişmiştir. Monarşinin birçok ülke için en doğru rejim olduğuna akıl erdiremedi. Amerikalılar, 4 yılda bir kendimize bir kral seçip 4 veya 8 yıl sonra değiştiririz (rejimlerini böyle tanımlıyorlar) diyegelmişlerdir. Polonya'ya ve Çek Cumhuriyeti'ne, İran ve Kuzey Kore'nin nükleer füzelerine karşı (!) savunma füzesi (!) yerleştirmek ne mene akıldır? Burnunun dibine sokulacak son model (!) Amerikan füzelerinin Rusya'yı çok sinirlendireceğini, Rusların kızdıkları zaman bütün dünyanın huzurunu kaçırmak gibi bir huyları olduğunu bilmek gerekir. İran kim, Polonya'ya atom bombası fırlatmak kim? Böyle bir güce erişirse, komşularını yoklayıp korkutacaktır. Nitekim Putin, doğru olarak, bu füzelerin Türkiye'ye yerleştirilmesinin münasip görüleceğini söyledi. Baba oğul Bush'ların, eşleri yanlarında, aile mâlikânelerinde ağırladıkları Putin ve eşini Rus usulü öpmelerinden sonra, Rusya devlet başkanını ille Polonya'ya füze yerleştireceğim diye kışkırtarak uğurlamak da neyin nesi oluyor?..