Çağdaş Türkiye'nin kapısında

A -
A +

Avrupa Birliği'nin kapısındayız. Ve kapı, önümüzde açıktır. Geçebilmek hünerine sahip bir millet miyiz, yoksa bu yetenekten mahrum bir toplum mu? Bunu belli edeceğiz. Üstad Shakespeare olmak veya olmamak formülü ile ifade buyurmuştur. Yukarıdaki paragrafta kullandığım bazı kelimeleri beğenmiyebilirsiniz. Fakat bir çok konuda yerimizde saymak hususunda inanılmaz direnç gösterdiğimiz açıktır. Meselâ yabancı sermayeyi çekebilmek yeteneğimiz, komünist Çin'den yüz defa geridedir. Çin'den yüz defa daha komünistiz. Bin defa daha kırtasiyeciyiz. Özelleştirmede Bulgaristan'dan çok uzaklardayız. Hazine toprağını yağmalamak alanında ise dünya birinciliğini vereceğimiz hiçbir ülke yoktur. Daha bu gibi pek çok illetin ilâcı, Avrupa ölçütleridir. Epey yaklaştığımızı gören statükocularımız, dehşet içindeler. İşi Türk subayını kışkırtma teşebbüsüne kadar götürdüler. 27 Mayıs 1960 kafası ile 2003 Türkiyesi'ndeyiz. O kafanın hâlâ iş göreceğini sananlarımız vardır. Hem de okuyup yazmış adamlardır. Ama o zihniyet bizi Avrupa kıt'asında iki bin dolarla sürünmek çizgisine çakıp bıraktı. Bu zilletten kurtulmak isteyenlere hâlâ üstten bakan, tafra satan bir zümredir. Türk devletini yeniden bir karambole getirmek isteyenler mevcuttur. Af buyurun, yöneticilerimiz içinde bunlara çanak tutanlar da hiç eksik olmuyor. Yarın 550. yıldayız. Başkentimizi Avupa kıt'asına, kıt'anın en medenî ve en müreffeh şehrini oluşturarak götürdüğümüzün üzerinden beş buçuk asır geçti. 16-17 kuşak (batın) yaşadı. Artık bize yakışmaz ayıplar üzerinde direnmeyelim. Çouklarımızdan utanalım, onlara merhamet edelim, çağdaş bir Türkiye'nin kapılarını açalım. Fâtih'in ve Atatürk'ün ruhlarını başımızın üzerinde hissedelim.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.