Çağdaşlığın ilkeleri

A -
A +

ABD ile ilişkilerimizi bozmak, Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en vahîm dış politika hatalarından biridir. Bu çapta bir hata daha, Türk milletini yoksulluğa mahkûm eder. Türk devletini hedefinden saptırır, meçhul semtlere sürükler. Böyle bir ihtimal var mı ki, meş'um ihtimalleri dile getiriyoruz? İnşallah yoktur. Gene de uyanıklığımız, rehavetten iyidir. Avrupa Birliği'nden ve Avrupa standartlarından bahsediyorum. Yakın geçmişte tebaamız olan Avrupa kıt'asındaki milletlerin çoğu, bu standartları benimsediler. Bizim tereddüdümüz, direncimiz, mukavemetimiz, şüphemiz, kuşkumuz, vesvesemiz, güvensizliğimiz, vehmimiz, akıllara ziyandır. Avrupa ölçütlerinin hepsinin mükemmel olduğunu iddia eden yoktur. Avrupa, zaman içinde sürekli düzelterek ve düzenliyerek mükemmele erişmeye çalışır. Bu uygarlıkta durgunluk değil, hareket ve değişim hâkimdir. Bizim yeniliklerimizin bir kısmı zaten eksik idi, bir kısmı vaktiyle faydalı iken geçerliliğini yitirmiştir, köhnelikten dökülmektedir. İnkılâp ve muâsırlaşma (çağdaşlaşma) ruhumuz dumura uğratılmıştır. Yenileşme (Osm. Teceddüd) tarihimizde Türk subayı, daima öncü oldu. Hem imparatorluk, hem cumhuriyet dönemlerinde böyledir. Ancak demokrasilerde seçilmiş siyasî iradenin öncülüğü daha iyidir. Dünyanın süper devleti ile yarım asırda oluşmuş ilişkilerimizi yürütmek hünerinden mahrumiyetimiz açığa çıktı. Tutumlarını hâlâ savunanları, eskilerin zehr-hand dedikleri acı tebessümlerle dinliyoruz. Ancak hakikatler kendilerini belli eder. AB normlarına şart koşarak Avrupa'dan dışlanırsak hâlimiz nice olur? Üçlü koalisyonun ilk iki ortağı, şart koymaya çalıştılar. Üçü de 3 Kasım seçimlerinde yıkılıp gitti. Nitekim Atatürk, medeniyetin, karşı koyanı yakıp kahreden bir kudret olduğunu söylemişti.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.