Çağdaşlık karşıtlığı

Bütün partilerimizin kulaklarına küpe olsun: Hangisi Türkiye'yi, Avrupa'ya, dolayısıyla çağdaş uygarlık düzenine taşırsa; vatandaş oyunu hiç esirgemeden verecektir. Hangi parti rezerv koymaya, edebiyat ve felsefe yapmaya çalışır, Türk'ün Avrupa yolunu keserse, hüsrana uğrayacak, silinecek, namı nişanı kalmayacak, tarih kitaplarında hiç de olumlu ifadelerle anılmıyacaktır. Bizden söylemesi. İsteyen şaşkınlığına devam eder, her sandık açılışta vatandaştan sille üzerine sille yer. Milletin gözü açıldı, artık ninni dinlemiyor. İkinci faktör, yolsuzluk, hortum, soygun ve hırsızlıktır. Hangi parti böylesine iğrenç ve aşağılık bir ortam oluşturursa, yahut oluşmuş ortamı yok etmek, kayıpları telâfi etmek için gayretini esirgerse, zenginleşeyim ve biraz ben de yiyeyim hevesine kapılırsa, oy almaktan ümidini kessin. Vatandaş mustarip ve öfkelidir, böyle bilesiniz. Partilerimizde, olayların sevkiyle nüfuz kazanmış politikacılar, genel başkanlar vardır. Bunların bazıları, vatana hizmet ediyorum, devleti kolluyorum zannıyle, kendilerine böyle telkin edilerek ve böylesine telkinlere kapılarak, millî hedefimiz olan Avrupa yolunu kesmek teşebbüsünde bulunabilirler. Böyle yapanlar, milletin tepkisiyle karşılaşacaklardır. Artık ayılmak, gerçekleri görebilmek zamanıdır. Aymazlık dönemi umuyoruz sona erdi. Statükoyu savunacağım diye tutturan partiler olabilir. Bunlar en iyi ihtimalle, milletten, gittikçe silikleşen bir muhalefet görevi alabilirler. Bu tip partiler, Türkiye'yi üçüncü Milenyum'a taşımaz, devlete itibar, Türk'e refah getirmez. Ama demokrasi düzeni içinde, marjinal fikirler bile, küçük sayılarda Yüce Meclis'te bulunabilir. Ancak icraya katılamazlar. Ben, Türkiye'nin çok yakın geleceğini bu şekilde görüyorum. Daha hiç bir partimizin istikrar kazandığı, kalıcılığını kanıtladığı, demokratik yelpazede yerini alabildiği fikrinde değiliz. Partilerimiz bu fikre katılmazlar ama, nicelerinin ne inişlere geçtiğini ne yokuşlara tırmandığını gördük.