Çekişmeli seçim

Cumhurbaşkanı seçimi günlerine giriyoruz. 11. cumhurbaşkanını seçeceğiz. Ama bu seçim, tarihimizin parlak sayfaları arasında yer alamıyacak derecede çekişmeli geçiyor. Reformlara mukavemet, millî huylarımız arasındadır. Değişmekten hoşlanmıyoruz. Onun için hatalarımızı düzeltmekte zorlanıyoruz. 7 yıla gelince, çok uzun bir müddet. Atatürk rejimine ve anayasasına aykırı. Eskisi gibi 4 yıla inmemiz çok iyidir. Amerika'daki gibi bir kişi en çok iki defa seçilebilmeli. Cumhurbaşkanı yetkileri mutlaka azaltılmalı. Almanya ve İtalya cumhurbaşkanları kadar olmalı. Bizdeki, adı konulmamış yarı başkanlık gibi bir şey. Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından münhasıran üyeleri arasından seçilmeli. Halk oyu ile seçilmeye gelince, yarı başkanlıktır, sistem değişir. Diğer aksaklıklarımız yetişmiyormuş gibi, Türk demokrasisine bir de Ukrayna'dakine benzer feci cumhurbaşkanı-başbakan kavgası ekleriz. Böyle bir çekişme Sayın Sezer'le başbakanlar Ecevit ve Erdoğan arasında gerçekleşti ve Türkiye'ye hiç bir şey kazandırmadı. Cumhurbaşkanı adayı veya adayları, son hafta içinde ortaya çıkmamalı. Bir kaç ay önce belli olmalı. Muhteremlerin bütün özellikleri açıklanıp münakaşa edilmeli. Fransa'da, Amerika'daki gibi.. Radikal reformlarımız, Atatürk'ten sonra, artık her şey bitmiş ve zaman durmuş gibi, yavaşladı, hattâ durakladı. Yeterli, zamanında, çağdaş reformlar yapamadık. Bir türlü Avrupa standartlarına erişemedik. Son defa Yunanistan, Portekiz, İspanya ile aynı çizgide girdiğimiz yarışta, onlar güneşteki yerlerini aldı, biz yaya kaldık. 2007 cumhurbaşkanı seçimi, Avrupa standartlarından epey uzaklarda bir yerde durduğumuzu açığa çıkaran olaylardan biridir. Zira çağa uyum sağlamakta zorlanan devletler ve milletler, bir türlü çözemedikleri problemlere yenilerini ekleyerek vakit harcarlar. Cumhurbaşkanı seçecek, sonra hemen genel seçimlere gideceğiz. O derecede çarpık bir sistemle seçim yapacağız ki, sorunlarımıza yenileri eklenir mi endişesi içindeyiz.