Yasama (Teşrî) ve Yasama'nın içinden çıkan Yürütme (İcrâ) ile Yargı'yı kavgalı hâle getirmeden, epey büyük çaptaki iç krizi alçaltarak, yumuşatarak, hafifleterek etkisini azaltmak, doğru politikadır. Devlet organlarının karşı karşıya gelip birbirlerini suçlamaları, krizi azdırır. İki taraf da yandaşları devlet kuruluşlarına uzanarak krizi en zararlı hâle getirirler. Düzen rayından çıkar. Bu arada dış politikayı ikinci plana atmak, Türkiye'yi de ikinci plana düşürür. Bugün en aktüel dış politika konusu, ABD Başkan Yardımcısı Dick Cheney'nin Orta Doğu ziyareti içinde Türkiye'ye gelmesidir. Şu anda Bağdad'dadır. Cumhuriyetçi Parti'nin başkan adayı Senatör McCain, beraberindedir (Ocak 2009'da başkanlığı kazanması en kuvvetli ihtimaldir.) Amerika devlet protokolünde 2. kişi olan Cheney, Türkiye'den ne isteyecek? İsteklerine biz ne cevap vereceğiz? Bizim karşı beklentilerimiz nedir? Bu üç soruyu doğru cevaplayabilen Türkiye, dış politikada doğruyu bulmuş demektir. Gereken cevaplarda yanılır, Cheney'yi atlatmaya çalışmak süper kurnazlığına saparsak, çıkmaz sokaklara dalarız. ABD bizden İran politikasında stratejik destek isteyecektir. Washington'a göre bu konu, Türk-Amerikan ilişkilerinin can damarıdır. Bazı devletlere karşı pazarlık kozu olduğunu tahmin ettiğim, Polonya ile Çek Cumhuriyeti'ne yerleştirmek istediği füzeleri Amerika, Türkiye'yi de savunabilmek için(?) topraklarımıza uzatmayı önerecektir. Afganistan için savaşacak (muhârib) asker isteyecektir (Kuzey Afganistan'a gönderilmek şartı ile bu talebe yakın durabiliriz). Kuzey Irak Kürtleri ile barışmamız arzusunu tekrarlayacaktır. Washington'a Irak politikasında yardımcı olmamız faydalıdır.