Kıbrıs'ta çözüm istemeyenlerin tasnifi şöyledir: 1) Çözümü ve Annan Planını Kıbrıs Türkü'nün, Türkiye'nin ve Türk'ün aleyhinde görenler. 2) Çözüm halinde Kıbrıs'ta maaşlarının, iktisaplarının ve çıkarlarının sona ereceğini veya tehlikeye düşeceğini hesaplayanlar. 3) Kıbrıs'ta çözümsüzlük durumunda AK Parti'nin AB ve ABD'nin desteklerinden mahrum kalacağını, bugünkü iktidarın Türkiye'de de saygınlığı azalıp düşeceğini, Erdoğan ve Gül'ün yerine Baykal ve Öymen'in geleceğini düşünenler. 4) Kıbrıs'ta çözüme gidilmediği takdirde, Avrupa Birliği'nden tarih alamayacağımızı, Avrupa'ya karşı infial, belki millî husumet oluşacağını, Türkiye'nin AB sevdasından yakasını sıyırıp otoriter ve oligarşik yapısının canlanacağını tahmin ve hesap eden statükocular... Statükocular, AK Parti'den ve Avrupa Birliği'nden kurtulmak istiyorlar. Tabiatıyla asıl hedefleri AB'yi vurmaktır. Kıbrıs'ı bu hususta emsalsiz ve belki son şans olarak görüyorlar. Ama statükocular, temelden yanılıyorlar. Zira Avrupa Birliği'ne girmemiz hâlinde, saygınlıkları ve menfaatleri asla azalmayacaktır. İtibarlarını muhafaza edecekleri gibi, menfaatleri de çok büyüyecektir. O halde Birlikte herkesin menfaati artacağı için, artık düşüncelerini hükümran kılamayacaklardır. Geleneksel otoritelerinin bozulacağından çekiniyorlar. Kompleksleri ve demokrasiye karsı sevgisizlikleri sebebiyle gerçekleri görmüyorlar. Eşitlikten nefret ediyorlar. Türkiye için Avrupa Birliği'nin tek alternatifi vardır: Üye olmaksızın Kopenhag ve Maastricht Kriterlerini kabul edip uygulamak... Diğer alternatifler bizi muâsır medeniyete ulaştırmaz. Türkiye devletini ve Türk milletini çağın gerilerine götürür, 1 Mart 2002 hatasının sonuçlarını hâlâ onaramadık. Ama Kıbrıs'ta çözüm istemeyen taraf imajı, AK Parti için en hafifinden seçimlerin yenilenmesi durumunu doğurur...