Cumhurbaşkanı ne dedi?

Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet Necdet Sezer, evvelsi gün İstanbul'da İktisadî Kalkınma Vakfı'nda iş adamlarımıza hitaben önemli bir konuşma yaptı. Hedefler iyi saptanmıştı. Türkiye'nin gideceği, izlemesi gereken yol yetkiyle açıklandı. Biz bu üslûptan anlarız. Yargıç üslûbunu yalnız mahkemede işitmek isteriz. Çankaya, politik bir makamdır. Ama Sayın Cumhurbaşkanı'nın halkımızın zerre kadar bilmediği kelimelerle dolu ve Türkçe'ye yabancı cümle kuruluşlarını kavramakta epey zorluk çektiğimizi itirafa cesaret ediyoruz. Cehaletimizin bağışlanacağı ümidindeyiz. Ancak halkın şikâyetlerini yansıtmaya mecburuz. Cumhurbaşkanı, teknokrat hükûmetinin anayasamızda yeri olmadığını, demokrasiye aykırı ve yakışıksız bulunduğunu, kesin dille ifade etti. Belki geç kaldı. Fakat en yetkili makamdan açık uyarı idi. Ve bu uyarı çok lüzumlu idi. Cumhurbaşkanı, Avrupa Birliği'ni dönülmez yol tabiriyle niteledi. Hedefin üye olmak değil, Avrupa Birliği ilkelerine erişmek bulunduğunu belirtti. Kusursuz bir millî teşhisti. Çok lâzımdı. Cumhurbaşkanı'nın Avrupa normları için icranın ne yapıp ne yapmadığını yakından izleyip teşvik etmesi, en büyük tarihî ve millî hizmettir. Sayın Sezer, Anayasa'nın -şimdilik- 37 maddesinin değiştirilmesi konusunun hayatî ağırlığını vurguladı. Bilindiği gibi gerek Cumhurbaşkanı, gerek Yargıtay Başkanı, yepyeni bir anayasa istiyorlar. Ancak 37 maddenin tadili bile Meclis'imize saygınlık kazandıracaktır. Bir aksaklık, bir başarısızlık hâli, tüyler ürpertici bir dehşet oluşturur. Türkiye Büyük Millet Meclisi -maazallah- itibar kaybına uğrar. Partilerimiz büyük yara alır, millet önünde rezil olurlar. Cumhurbaşkanı, Anayasa tadili ile aynı zamanda AB ilkelerinin kabulünde önemli adım atacağımızı söyledi. Bunun Türkiye'nin önünün açılmasındaki ağırlığı, çok iyi bilmek, anlatmak, değerlendirmek gerekiyor. Hâsılı politikacılarımız, iş adamlarımız, milletimiz için hayırlı, güzel bir konuşma idi.