Cumhurbaşkanı seçiyoruz

Dün bakanlar kurulunda ve AK Parti yönetiminde sayın Başbakan, Cumhurbaşkanı adayı üzerinde görüş aldı. Bizim bildiğimiz kadarıyla liderler, bu görüşlerden az etkilenirler. Şahsî fikirlerini uygularlar. Dünkü görüşmeler sonunda Başbakan bir açıklama yaptıysa bile, bu yazımız daha önceki saatlerde kaleme alındı. Gene de aday ismi telaffuz etmiş midir bilmiyorum. Zaten sadece iki ihtimal vardır: Sayın Gül veya Sayın Gül değil... AK Parti içinden birden fazla aday çıkarmak da üçüncü ihtimal değerinde sayılmaz. Zira Gül, böyle bir oylamaya girerse kazanır. Ancak aday olmak istemediği takdirde başka bir isim bahis konusudur. Bu da AK Parti milletvekilleri arasından olur. Meclis dışı aday, biraz ayıp kaçar. Bunu yapan bir Meclis, saygınlığı bir yana, yetkilerinin bir kısmını yitirir. Nitekim öyle oldu. Atatürk Cumhuriyeti sisteminin temel ilkelerine de uyumlu değildir. Halk oyu ile seçim ise, yeni yeni sıkıntılara kendiliğimizden tâlib bulunmamız demektir. Anayasal müddetinden önce cumhurbaşkanı seçilecektir. Bu husus kesindir. Ancak problem, politik krizin sona erip ermeyeceğidir. Birkaç aydır yaşadığımız krizin uzayıp gitmesidir. Sıyrılabilmek için erken seçime, hattâ referanduma zorunluluk duyduk. Seçimden sonra da kriz sürüp giderse ve gündem oluşturursa, vay hâlimize! Atatürk'ün başkent seçtiği, Türkiye denen koskocaman ülkenin ikinci büyük şehri Ankara'nın su trajedisi bile ihmal edilebilir. Ankara göç verir, şehirden kaçışlar başlar. Bir ülkenin milletler arası imajı, hayatî derecede önemlidir. Bu imaj bozulmaya yüz tutarsa, yüzde 46'lık istikrar bile gölgelenir.