Yarın cumhuriyetin 81. yılını kutlayacağız. Başarılı Berlin Zirvesi'nin akabinde mutlu bir kutlama olacak. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac'ın ifadesi, pürüzsüz müzakere tarihi alacağımızı gösterdi. Artık önümüzdeki 50 gün içinde iki taraftan da bir sakarlık gelmeyeceğini ümid edelim. Jacques Chirac, Türkiye'nin tam üyeliği için 10 il 15 yıl verdi. Ancak birkaç defa tekrarladığı bu müddet, Türkiye'ye karşı çıkan Fransız halkına ve politikacılarına yatıştırma sözüdür. Önümüzdeki yıllarda başta Fransızlar, Avrupalılar'a, Türkiye'nin birliğe getireceklerini daha belirgin şekilde açıklayacak zamanımız olacak. Bizim hedefimiz, Bulgaristan, Romanya ve Hırvatistan'a yetişerek onlarla birlikte üyeliğimizi gerçekleştirmemizdir. Milli gayretimize bağlıdır. İç durumumuzla ilgilidir. Türk potansiyelini harekete geçirebilmek yeteneğimizle mümkündür. Ne yapıp edecek, eski eyaletletimizden geride kalmayacağız. Berlin Zirvesi'ne elbette sevindik. Başarılı geçtiği açıktır. Yalnız Sayın Erdoğan'ın değil, Sayın Chirac'ın ve Sayın Schröder'in de yüzleri gülüyordu. Ama bayram falan etmiyoruz. Hemen bütün Avrupa devletlerinin gerisinde kalmamıza mı bayram edeceğiz? Doğru siyaset, 24 yıl önce, 1 Ocak 1981'de tam üye olmamızdı (Yunanistan'ın üyelik tarihidir). Bu çeyrek asırlık kayıp Türkiye'ye trilyon dolarlara mâl oldu. Bir Türk kuşağı, yoksulluk, yetersizlik, anarşi ve karmaşa içinde hayat geçirdi. Bu akılları durduran başarısızlığın bilançosu çıkarılmamıştır. İlim adamlarımızı bekleyen el atılmamış bir alandır. İşte bundan dolayı bayram yapamıyoruz. Fazla sevinemiyoruz. Ancak muazzam millî zararımızı bir vakit önce kapatmak durumundayız. Bu yolda atılan her başarılı adımı takdir ediyoruz. Küçümsemek maskaralığına kapılmıyoruz. İlk sivil genel sekreterle Millî Güvenlik Kurulu toplandı. Yarın, 81. yılı kutlayacağız. Mübalağa etmeyeceğiz. Abartmayacağız. Zira millî hedef olan muâsır medeniyet seviyesini bulmuş değiliz. Niçin o düzeye erişemediğimizi çokça düşünüp, açılan mesafeyi nasıl kapatabileceğimiz üzerinde odaklanacağız.