Sınır kapatmamız, Ermenileri Âzerî topraklarını geri vermeye zorlamadı. Bu defa sınır açarak teşebbüsümüzü sürdürmemizin zararlı olmadığı hususunda ise Azerbaycan'ı ikna etmenin müşkilâtı ortadadır. Ermenistan'ın işgal ettiği 7 ilçeden 5'ini boşaltacağını ihsâs ettiği söyleniyor. Diğer 2 Âzerî ilçesini, Dağlık Karabağ ile irtibatlarını korumak için boşaltmak istemiyorlar. Böyle bir irtibat belki Azeri otonom yöresi Nahçıvan'ı Azerbaycan toprakları ile birleştirebilecek bir sınır düzeltmesi yapıldığı takdirde mümkün olabilir. Nitekim Bülent Ecevit, bu düzeltmenin sınırlarını çizen bir harita da yapmıştı. Nahçıvan, bugün Türkiye'nin bir parçası gibi yaşıyor. Nahçıvan'a karşı bir Ermeni veya İran taarruzunu Türkiye'nin casus belli (savaş sebebi) sayacağı malûmdur. Bu kadar sözü edilen Dağlık Karabağ nasıl bir ülkedir? Azerbaycan toprakları içinde, Ermenistan'la irtibatı kesik bir "otonom yöre" idi. 4.400 kilometrekaredir. 1989 sayımında 192.000 nüfusunun yüzde 77'si Ermeni, yüzde 22'si Âzeri idi. Stalin tarafından, Ermenilerle Âzerîleri sürekli anlaşmazlık hâlinde tutmak için ihdâs edilmiş, Ermenilerle doldurulmuş tarihî bir Türk diyârıdır. Ermenistan, Dağlık Karabağ üzerinde konuşmak bile istemiyor. Bir Ermeni ili olduğunu savunuyor. Azerbaycan ise, Karabağ'ın, işgal altındaki 7 ilçesi derecesinde Âzerî olduğunu tekrarlıyor. Karabağ'ı geri alırsa oradaki Ermenileri azınlık şeklinde yönetmek istediği anlaşılıyor. Bu gibi içinden çıkılmaz gibi görünen sorunları savaşa başvurmadan çözümlemenin metodu, önce iki tarafın en anlaşabileceği konularda konuşmaya başlamaktır. Zor konulardan başlanırsa, kavga çıkarak müzakerelerin kesilmesi ile sonuçlanır. Anlaşmazlık konusu ortada kalır, daha da müzminleşir. Zamanın çürümesine terk edilir. Ekonomik ve politik menfaatler ağır basarsa, barışmak kolaylaşır.