Danıştay'a saldırmak

A -
A +

1961'e kadar Şûrâ-yı Devlet dediğimiz Danıştay, Osmanlı'dan kalan en temel devlet kurumlarımızdan biridir. Fransa örneğine göre 1868'de kuruldu. Geçenlerde 138. yıldönümünü kutladık. Sadrâzam (imparatorluk başbakanı) Âlî Paşa özel kanununu hazırlatarak açtı. Başkanına kabine'de 5. protokol sırası vererek nâzır (bakan) yapdı. Bu makama Âlî Paşa, Bulgaristan ve Irak eyalet valiliklerinde en yüksek performansı gösteren ünlü Midhat Paşa'yı atadı. Açış nutkunda Sultan Abdülaziz aynen şöyle dedi: Bu müessese, kuvve-i icrâ, iyye ile kuvve-i adliyye, dîniyye ve teşrîiyyenin tefrîkı esâsına müsteniddir (bu kurum, icrâ (yürütme), yargı, teşrî (yasama) ve din işlerinin biribirlerinden ayrılması esasına dayanır). Bu cümle, din ve dünya işlerini kesinlikle ayıran, sonradan, laiklik dediğimiz ilkeyi hiçbir tereddüde yer bırakmaksızın ifade ediyor. Emreden kişi, yalnız hâkan (imparator) değil, aynı zamanda halîfe yani dünya Müslümanları'nın lideridir. Tarihimizde ilk defa toplantı hâlinde bir mahkeme, hem de çok yüksek bir mahkeme basılmış, yargıçlar öldürülmek istenmiştir. Böyle fantastik eylemler için geçmişte tımarhanede tedavi görmüş kişiler seçilirdi. Şimdi savcı ve avukatlar faaliyete geçti. Meslekten tard edilen küçük bir savcı, Türk ordusunun ikinci komutanının adını karıştıran fezleke ile birinci komutanlık makamına gelmesini engellemek istedi. Şimdi bir avukat, yargıçlarımıza gözdağı vermeye kalkıştı. Bu eylem, türban tarafdarları ile karşıtları olarak Türkiye'yi ikiye bölmeye teşebbüstür. Şimdi yargı, kendini savunacak, türban hakkındaki kısıtlamalar genişletilecektir. Yüksek Devlet kurumları bu kısıtlamaları destekliyecekdir. Türkiye, Avrupa Birliği'ne karşı mahcup duruma düşürülmüştür. Bu pis eylem, başbakanımızın Finlandiya başbakanı ile Ankara'da konuşurken ve millî günümüz 19 Mayıs'ın arifesinde yapılmıştır. Bu, ne kadar çok taraflı bir kışkırtmacadır? Başka kışkırtmaları hedef alıp almadığını bilmiyoruz. 29 yaşındaki İstanbul Barosu üyesi avukat, Doğulu'dur. Acaba Doğulu vatandaşlarımız konusu da düşünülmüş müdür? Veya AB'den uzaklaşmamız için bir Avrupa yahut bir Ermeni tertibi midir? Olaydan bir gün önce, dünyanın en tecrübeli politikacısı, Türkiye'nin en tecrübeli Devlet adamı Süleyman Demirel, 1960 ve 1980 darbelerinin erken seçimle önlenebileceğini söylemişti. Tarihçi olarak katılıyoruz. Acaba bu eylem, laiklik ilkesine tabiatiyle çok bağlı bulunan silâhlı kuvvetlerimizi balans ayarı yapmaya teşvik için mi? şeklinde düşünmek bile mümkündür.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.