Okuyucularım gözden kaçırmamışlardır, krizden bu yana ben bu sütunda darbe kelimesini kullanmadım. Ancak Sayın Başbakanımız darbe çığırtkanları diyerek kavramı telaffuz edince, mesele kalmadı. Biz sütunlarımızda, arada politikacıları uyarırız. Basının görevlerinden biridir. Darbe ihtimali ile politikacı uyarmak berbat bir şey... Şânına nakise getirmemek için üzerine titrediğimiz, 2017 yıl önce Tanrıkut Mete'nin kurduğu ordumuzu, darbe yapabilir diye tehdit unsuru telakki etmek, son derece üzücü... Milletimizi darbeye müstahak görmeyiz, inciniriz, utanırız... Yönetime el koyan ordu, aslî görevinden uzaklaşır. Darbeye muhalif saydığı subay arkadaşlarını en verimli çağlarında emekliye ayırır. Savunması zayıflayan ülke üzerinde hasım devletlere gün doğar. Zaten demokrasiyi gene askıya alan bir Türkiye'ye, kesinlikle Avrupa devleti muamelesi yapılmaz. Birçok milletlerarası kuruluştan kovuluruz. Dünkü eyaletlerimize maskara oluruz. Bence darbe ihtimali yok. Ama darbe çığırtkanları evet, vardır. Her devirde var olagelmişlerdir. Millî irade umurlarında değildir, alay ederler. Boşalan koltuklara oturup saltanat sürer, askerimizi emellerine âlet yaparlar. Pek çoğunu her dönemde yakından tanıdım, yetkiyle söylüyorum. Nihayet darbe, Türkiye'yi bu defa öyle gerilere iter ki, artık muâsır medeniyet idealine veda etmek gerekir. Dışarıda entrikalar oluşur, tam kendimize gelecek gibi olduğumuzda darbe söylentileri çıkar. Darbe sonucu yüz milyarlarca dolar cep değiştirir. Darbe zenginleri, harb zenginlerine rahmet okutmuşlardır. İktidar, krize itidal ve tevazu ile yaklaşırsa, böyle ihtimaller ortadan kalkar. Milletimiz âriftir anlar. İtidal ve tevazu için takdirini esirgemez. Yazımız, Anayasa Mahkemesi kararından önce kaleme alındı. Y.Ö.