Demokrasimizin yapısı

A -
A +

Demokrasilerde parti genel başkanları, o ülkede başbakanlık yapacak yetenekte olmalıdır. Parti grupları da, lâyıkıyla hükümet kuracak bakanlık yapabilecek ehliyette (Fr. ministrable) milletvekilleri içermelidir. Aksi takdirde devlet yönetiminde aksaklık kaçınılmazdır. Demokratik rejim yozlaşmaya mahkumdur. Rastgele milletvekilinin bakanlık yapamayacağı kabul edilmelidir. Gerek imparatorluk, gerek cumhuriyet dönemlerimizde kudretli, hatta çok kudretli liderlerimizin bile iyi ve yeterli ekip oluşturamadıkları bir gerçektir. Kaht-ı ricâl (devlet adamı kıtlığı) teriminin 1871'de siyasi terminolojimize yerleştiği ve sürekli geçerliliğini koruduğu malûmdur. Güçlü liderler, rastgele veya kendi kafalarına uygun kişiler seçmekle, onların açığını kapatacak kapasitelerine güvenerek mahzur görmemişlerdir. Ama uygulamada böyle olmamış, Türkiye gibi çok dertli, çok problemli büyük bir ülkenin meselelerinin çözülmesi ertelendikçe ertelenmiştir. Nihayet Avrupa kıt'asının berisine düşmüşüzdür. 1946'da başlayan çok partili hayatımızda bocalama dönemindeki demokrasimizin üç defa askerî darbe ile inkıtaya uğraması, üç defa tecrübeli kadroların politikadan ve devlet yönetiminden uzaklaştırılması ile sonuçlandı. Müstakar, gelenekli partiler oluşamadı. Merkez Sol'da Cumhuriyet Halk Partisi, Merkez Sağ'da Demokrat Parti ile Adalet Partisi baş çekmekle birlikte onlar da kesintilerin büyük zararlarını gördüler. 1980 darbesiyle bunlar da kapatılınca Turgut Özal, dört temayülü birleştirerek ortaya çıkmaya ve devletin bünyesini bir ölçüde çağdaşlaştırmaya muvaffak oldu. Ancak eski partiler ve liderleri yeniden siyasete girince tabiatiyle oyunu muhafaza edemedi. Çok güçlü ve Menderes'in halefi iki lider, önce Özal, sonra Demirel, Cumhurbaşkanı olunca, halefleri onların yerini dolduramadı. Merkez Sağ'ın üçte iki oyu paramparça hale geldi. Nihayet barajın suları altında bile boğuldu. 1954'te yüzde 57 oyla Menderes, 1965'te yüzde 53 oyla Demirel, Merkez Sağ'ı şahlandırmışlardı. Sonraları, barajın içine düşen partiler bile, Merkez Sağ'ın gerçek temsilcileri olduklarını söyleyebildiler. Tekrar başa dönerek yazımı bitirmek istiyorum. Genel başkanlar, yeterli ekipler oluşturmadıkça, demokrasimizde dalgalanma devam edecektir. Çağdaş ve ehliyetli kadrolara önem veren partiler Türk demokrasisini yüceltecek ve Türkiye'yi muâsır medeniyet seviyesine ulaştırabilecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.