Dış ilişkilerimiz

A -
A +

Başkakan Tayyip Erdoğan, Yunanistan ve Bulgaristan gibi Gürcistan'la da çağdaş Türkiye'ye yakışır güzel ilişkiler kurdu. İran'da aynı sonuç alınamadı. Tahran o derecede katı davranıyor ki, bir sonuç beklemek zaten mümkün değildi. Geçmişte bir başbakanımız İran'la federasyon bile konuşmuştu. Suriye'ye gelince, artık devlet adamlarımıza mültefit davranıyor. Mazide en seçkin devlet adamlarımıza yaptığı kabalıkları unutalım diyoruz ama, daha haritasını düzeltemedi. Ermenistan hayal içinde yüzmekte devam ediyor. Akıl çizgisine gelemiyor. Irak'tan bahis açmak zor. Muhatabımızı bilmiyoruz. Geçici Irak hükümeti mi, Kuzeydeki iki aşiret mi, Birleşik Amerika mı, tereddüt içindeyiz. Topyekûn bakarsak, bütün komşularımızla aramızın bozuk geçtiği yakın zamanlara nisbetle, bugünki ilişkilerimiz çok daha iyidir. Avrupa'da da durumumuz olumludur. 1914-18 büyük savaşında müttefikimiz Avusturya dışında Avrupa'ya dahil olmamıza karşı çıkan bir devlet yok gibi. Tabiatıyla Türkiye'yi Avrupa dışına atmak meraklıları mevcuttur. Vatikan'da bir büyük kardinal, Türkiye'nin gelecekte nasıl bir yol izlemesi gerektiği hususunda bize yardım elini uzatıyor. Belli ki, Türkiye'nin Pax Americana'nın Büyük Orta Doğu projesi dışında bırakılması, bazı mihrakları telâşlandırmış. İbretle ve sabırla yıl sonunu bekliyoruz. Yazı yarıladık. Az kaldı. Kasım ayının hemen başında Amerika'da yeni başkanın belirlenmesi de, dış politika konularına hareket getirecektir. Türkiye dışındakiler gibi, Türkiye içindeki çevreler de, AB üyeliği kesinleşen bir Türkiye'nin neler getireceğinin ince hesaplarına girişmiş durumdadır. İyimser tahminler yanında telâşa kapıldıklarını saklayamayan da var. Hem dışımızda, hem içimizde... Bizi, dün komünizmin pençesinden ve uydu devletlikten çıkmış ülkelerin gerisine düşüren berbat bir politika izlediğimiz artık tam bir tarih gerçeğidir. Geçmişteki bu politikanın öğünülecek hiç bir tarafı mevcut değildir. Aralık ayında Türkiye'de kıyametin kopmasını bekleyenler hâlâ vardır. Dışarıdaki heyecan da yükselmiştir. Patrik'ten Papa'ya kadar en akla gelmez kişiler devreye sokulmaya çalışılıyor. Gerçekten dönüm noktasında bulunduğumuz âşikârdır.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.