Önümüzdeki yıl yürürlüğe girmesi beklenen yeni anayasa, cumhurbaşkanını çok geniş ölçüde icradan çekecek. Cumhurbaşkanımız Abdullah Gül gibi genç, enerjik bir devlet adamı 7 uzun yıl boyunca ne yapacak? Hayatının hiçbir döneminde boş yere vakit geçirmek gibi bir alışkanlığı olmadı. Bizimki gibi tam parlamenter demokrasilerde bazı devlet başkanları, kral olsun, cumhurbaşkanı olsun, kültür ve san'atla uğraşırlar. Ama bize göre Sayın Gül, faaliyet alanını dış politika konusunda yoğunlaştıracaktır. Dış politikayı çok sevdiğini biliyoruz. Dört buçuk yıl boyunca dünyanın pek çok devlet ve siyaset adamı ile tanıştı. Onlarla ilişkilerini sürdürmek isteyecektir. Üstelik selefleri arasında Özal, ama bilhassa Demirel gibi olağanüstü kişiler vardır. Demirel, cumhurbaşkanlığında dillere destan bir başarı kazandı. Parlak bir dışişleri bakanı olan İsmail Cem'i çok iyi yönlendirdi. Sayın Gül'ün de, böyle seçkin bir dışişleri bakanı ile çalışacağını tahmin ediyorum. Ama her alanda icranın başı ve uçan kuştan sorumlu olan Sayın Başbakan ne yapacaktır? O da dış politikayı çok sevmiştir. Bu alanı kesinlikle cumhurbaşkanına terk etmez. Bizim rejimimizde iç yönetim gibi dış politikayı da başbakan yürütür. Dış politikasının hesabını o verir. Cumhurbaşkanı krallar gibi sorumsuzdur. Bana göre 5 yıl âhenk içinde Türkiye'yi yöneten Erdoğan-Gül ikilisi, önümüzdeki dönemde de aynı tempoyu sürdürecektir. Dış politikada da kesin başarılar bekliyoruz. Bazı kayıplarımızın, hatalarımızın telâfisi ile önümüzün açılması gerekiyor. Sayın Gül, meclis huzurunda, cumhurbaşkanı sözü verdi. Türk cumhuriyetleri ve ülkeleri ile de ilgilenecektir. Zira bu husus, Demirel, Özal ve Türkeş'ten sonra oluruna bırakıldı. Boşluğun Türk olmayan güçlerce doldurulması Türkiye'nin geleceğini karartır.