Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Amerika dönüşünden sonra dış politikamız nasıl bir doğrultuya girdi? Çok tarafsızca ve de birkaç cümle çerçevesinde özetlersek, oluşan ve görünen tablo şöyledir: Amerika, Türkiye'den Suriye ve İran'a karşı aldığı ve alacağı tavrın yanında durmasını istiyor. Bu istek eninde sonunda askerî ittifaka dönüşecek mahiyettedir. Zaten askerî ittifak, stratejik tabir edilen müttefikliğin tabii ve ayrılmaz parçasıdır. Ve zaten Birleşik Amerika ile Türkiye Cumhuriyeti nice zamandır ve günümüzde müttefik devletlerdir. Sayın Başbakan, kendisinden Pax Americana doğrultusunda cevap ve kesin vaat bekleyen Başkan Bush'a, Suriye siyaseti üzerinde olumlu cevap vermek bir yana, Washington'ın Suriye'ye bakışının tersi olan bir teklif götürmüştür. Bu, Birleşmiş Milletler anlayışına paralel bir tekliftir. Ama söylediğimiz gibi, ABD politikasına çok terstir. Türkiye, PKK meselesinde çok hassaslaşmıştır. Başbakanımızın, Kuzey Irak'ın teröristlerin antrenman alanı haline geldiği teşhisi yüzde yüz doğrudur. Amerika'nın, PKK'yı elinde, Türkiye'nin Orta Doğu Projesine katılmaması halinde aleyhimize kullanacağı Kürt-Ermeni kozunun bir parçası şeklinde muhafaza arzusu, açığa çıkmıştır. Suriye politikasında daha değişik bir cevap almak için Amerika'nın PKK'nın dağıtılması için palavra edebiyatı dışında, bir büyük devlete yakışır şekilde tedbir almasının politik bir davranış olacağını bu sütunda yazmıştım. Amerika, hiç ummadığımız bir anda, bir sabah uyandığımız zaman, Kuzey Irak'ta yuvalanan PKK çetesini dağıtıp etkisiz hale getirdiğini öğrenmemiz tarzında bir sürpriz yapsa idi, Türk hükümeti, Suriye siyaseti için (ki ardından İran gelecektir) Amerika'nın ortağı olur mu idi? Bu sorunun cevabı muallaktadır ve her türlü cevap su götürür. Ama Suriye-İran dışında diğer bütün konuların Amerika'ya vız gelip tırıs gittiğini söyleyebiliriz. ? Türker Sanal Dostum ve meslektaşım Türker Sanal'ı kaybetmenin üzüntüsü içindeyim. Sayın Süleyman Demirel'e ve merhumun muhterem ailesine başsağlığı diliyorum. Türker, hayatı boyunca Demokrat Parti-Adalet Partisi-Doğru Yol yani Türk Merkez Sağ çizgisinden zerre kadar sapmadı. Kendisini 1969 sonunda tanıdım. O zamandan bu yana Sayın Demirel'in güvendiği mesai arkadaşı, basın müşaviri oldu. Değerli kitaplar kaleme aldı. Çalışkan, azimli, karakter sahibi idi. Allah rahmet eylesin.