Dış sorunlarımız

Dışarıda İsrail, içeride referandum konuları ile dopdolu bir haftanın sonundayız. Hamas, Gazze, Suriye falan derken, İsrail'le karşı karşıyayız. Bunun İsrail'in bugünkü ırkçı koalisyon hükûmeti ile anlaşmazlık olduğunu Sayın Başbakan, defalarca tekrarladı. İsrail halkı ile, Dünya Yahudileri ile bir meselemiz bulunmadığını vurguladı. Zira daha ileri gidilirse, antisemitizme kaymak ihtimali vardır. Bu ihtimali kışkırtan yazar çizer konuşur takımı mevcuttur. Türkiye, Ermeniler'den sonra, onlardan pek çok defa daha güçlü Yahudiler'le bitip tükenmez kapışmalara giremez. Çok işimiz, büyük sorunlarımız, millî davalarımız mevcuttur. Henüz terörü ortadan kaldıramadık. Terörü dünya devleti ABD de yok edemedi ama, ana vatanına sıçramaması için her türlü tedbiri alıyor. Aslında İran konusu, derinliği bakımından, İsrail'in korsanlık girişiminden çok daha hacimli ve karmaşıktır. (Hayır) oyumuzdan bir hayırsızlık çıkmaması için dikkat kesilmeliyiz. Amerika'ya, NATO'ya, Avrupa Birliği'ne, Çin'e ve Rusya'ya karşı bir tutum olmadığını anlatabilmeliyiz. Zira dış medyada ve devletlerde bu mealde değerlendirmeler yapılıyor ki, bunları Sayın Erdoğan, şiddetle reddetti. İran, tecrîd edilmiştir. Yaptırımlar ağırlaştırılacaktır. AB, BM yaptırımlarını yetersiz bulduğunu bildirdi. Arap âlemi ile yakınlaşmamız tabiidir, iyidir, geliştirilmelidir. Ancak Arap âleminin İran'la kanlı bıçaklı olduğu unutulmamalıdır. Bütün bunları Türkiye'nin dünyaya açılmasının sonuçları şeklinde anlamak da mümkündür. Dünyaya açılmakta geç ve gerilerde kaldığımız, şimdi telâfiye çalıştığımız gerçektir. Ama iktidar partisine güven mahiyetinde referandum konusu, önümüzdeki haftalarda, dış problemlerimizi ikinci sıraya itecektir.