Doğru Yol Partisi, Demokrat Parti (1946-1960) ve -Demirel'in tabiriyle- onun ta kendisi olan Adalet Partisi'nin (1961-1980) devamı şeklinde Sayın Süleyman Demirel tarafından kurduruldu. Demirel'in Başbakan iken ansızın Cumhurbaşkanlığına seçilmesi üzerine Doğru Yol Partisi genel başkanlığı açıldı. Demirel'in yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Hüsamettin Cindoruk geçse idi, Merkez Sağ'ın büyük partisi durumunda yoluna devam edecekti. Cindoruk'un, genel başkan seçilmekte hiçbir müşkilâtı yoktu. 200 milletvekili, iki gece konutunun bahçesinde yattı. Cindoruk, Meclis Başkanlığını bırakmadı. Önüne gelen bu kadar kesin fırsatı değerlendiremiyen bir değerli politikacı olarak bir de Sayın Aydın Menderes'i hatırlıyorum. Bu suretle, İsmet Sezgin de destek görmeyince, Demirel kabinesinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı yapılan, henüz parlamentoya girmiş, politikada tecrübesiz genç Prof. Çiller, genel başkan seçildi. İlk kadın başbakan çıkarıyoruz diye medya ayağa kalkmıştı. Çiller'in Gümrük Birliği için tam irade koyması ve PKK isyanının bastırılmasındaki kararlılığı, iki önemli hizmetidir. Gümrük Birliği için uyum yasaları asla çıkarılmamakla beraber, Avrupa Birliği yolunda ehemmiyetli adımdır. Çiller'in kayda değer diğer bir tarihî başarısı şu anda aklıma gelmiyor. Prof. Çiller'in seçimlerde aldığı oy, Menderes'in yüzde 57 ve Demirel'in yüzde 53'e kadar çıkan oylarının dörtte birine düştüğü için, Doğru Yol'un artık Demokrat Parti ile Adalet Partisi'nin devamı olduğu iddiası, geçersizdir. Kaldı ki Tansu Hanım, Adalet Partisi'nden gelen tecrübeli kişileri, inanılması güç bir azimle Meclis, hattâ politika dışına attı. Merkez Sağ'ın son şansı ANAP-Doğru Yol koalisyonunu bozan Mesut Yılmaz olduğu için, bu hususta Tansu Çiller'in sorumluluğu yoktur. Şimdi Tansu Hanım, genel başkanlıktan çekildi. Mehmet Ağar genel başkan seçildi. Ağar'lı DYP'nin Merkez Sağ'daki şansından -başka âcil bir konu çıkmazsa- yarınki yazımda bahsedeceğim.