DSP'de ne oluyor?

Başbakan krizimiz, Avrupa ve Amerika medya ve politikasının da dikkatini çekti. Hem de hayli derinlemesine... Zira ekonomik kriz içinde yaşayan önemli bir ülkede bir de başbakan ve hükûmet buhranı, devletin karmaşaya gittiğinin göstergesidir. Üstelik 1. parti durumundaki DSP'de hizipleşme, kronik çizgiye geldi. Bugün, başbakan yardımcısı Hüsamettin Özkan'ın alacağı tavır merakla bekleniyor. Özkan, evvelsi gün, sakin bir tatil köşesinde, kabinenin başarılı bakanı İsmail Cem'le buluştu. Acaba ne konuştular. Her hâl-ü kârda, belki yarın, belki yarından da yakın görünen, sayın Ecevit'in istifasıdır. Başbakanlıktan istifası... Genel başkanlıktan istifası bambaşka bir meseledir. Konunun bu tarafı üzerinde durulmadı. Tahminimiz, sayın Rahşan Ecevit'in kurduğu ve bütünüyle tesâhüb ettiği partiyi öyle kolayca bırakmayacağı merkezindedir. Bülent Ecevit dinlenip nekahat dönemini geçirirken, onun adına, partide kuş uçurmayacaktır. Ama kuşlar gene uçacaktır. Dikensiz gül bahçesi, nice genel başkanın hayallerini süslemiş, ütopyadan öteye geçememiştir. Hayli genel başkan, hiziplerin, partiye canlılık getireceğini kavramak istememişlerdir. Batı'da öyledir. Rahşan Hanım'ın sultasına karşı çıkacak milletvekilleri baş kaldıracaklar, yeni kombinezonlar arıyacaklardır. Zaten şimdiden başladı. Sonuç şudur: Parti bölünecektir. Hizipleşmeye sert karşılık verildiği için bölünecektir. Zaten 1. parti durumu, ârızî ve geçici faktörlere dayanıyordu. Önümüzdeki seçimlerde pozisyonunu korumak bir yana, barajdan düşmesi ihtimali en kuvvetli partidir. Ecevit hükûmetinin Türkiye'yi fakr-ü zarurete götürdükten başka, AB kapılarını açabilmekten âciz kaldığı da vurgulanacaktır. Bu şartlarda seçimlere kadar MHP'nin hükûmet kurması gerekmez mi? Ancak AB'ye karşı, çok kısa zamanda kendilerine de çok anlamsız gelecek rezervleri, bu ihtimali zayıflattı.