Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın, demokrasilerde görülmemiş durumunu vurgulamak istiyorum. Ülkenin en çok oy almış kişisi, milletvekili değildir. Bu çarpıklığı düzeltmek lazım. Uzamaması gerekir, uzarsa tavsar. Bu husustaki kanaatimiz kesindir. Ne yapmalı, ne yapmamalı, nasıl yapmalı? Anayasa'nın 109. maddesi üzerindeki münakaşayı gündemden düşürmeli. Bu yol, partinin, hatta devletin başına dert açar. Demokrasimizi incitir. Bu kadar sakınca hele tek kişi için göze alınırsa ki gerçek budur kaçınmak gerekir. AK Parti'nin bu maddeyi değiştirecek gücü vardır. Ancak politika, başarıyı Pirus Zaferine dönüştürmekten kaçınmak hüneridir. Bizim dostça tavsiyemiz budur. Anayasanın 2 maddesi ile siyasi partiler yasasının bir maddesini değiştirmek çok daha kolaydır. Bunlara yapılacak itirazlar ağırlık taşımaz. Erdoğan'ı kısıtlayan anayasa va yasanın birer maddesini, hukuk sistemimizden çıkarmalı. Bu zaten Kopenhag ölçütleri ve demokrasi icabıdır. Kişi için tasarruf değildir. Erdoğan olayı olmasa idi bile, değiştirilmeleri şarttı. Değiştirilebilecek diğer Anayasa maddesi, ara seçimle ilgili. Yüce Meclis'in iradesini sınırlayan 78. maddedir. Ara seçim için 30 ay beklenmesi ve yüzde 5 üyenin eksilmesi fantezi hükümlerdir. TBMM, lüzum gördüğü takdirde, seçimlerden hemen sonra ve tek sandalye için bile ara seçim yapabilmelidir. Birkaç milletvekilliği boşaltılır, ara seçim yapılır. Tayyip Erdoğan, milletvekili ve başbakan olur. Demokratik bir hata şık ve kavgasız üslûpla düzeltilir. Yüzde 34 oy sağlayıp yüzlerce milletvekili seçtirmiş bulunsa dahi, seçilmemiş bir kişinin başbakan olması, sistem, hattâ rejim üzerinde münakaşa doğurur.