Erken seçim lâfı, zirvedeki isimlerce bile telaffuz edilmeye başlandı. Hem lehte, hem aleyhte olarak... Olur mu? demeyiniz, fazla şüyu bulursa, sonunda mutlaka vuku da bulur. Bugünkü iktidar, 3 Kasım 2002 erken seçimi ile oluştu. O tarihte koalisyon partileri, muhalefet partileri ile birleşerek, erken seçime gittiler. Zira seçime gitmek erkeklik gösterisi şeklinde mütalaa edildi. Amerika, üçlü koalisyona kumpas kuruyordu! Bunu önleyecek tek mekanizma, erken seçim idi! İşte iki buçuk yıl önce AK Parti'yi inanılmaz çoğunlukla iktidara taşıyan erken seçim, böyle vehimlerle gerçekleşti. Parti genel başkanlarının çevresinde inanılmaz yetersizlikte müşavirler vardı. Liderlerinin başını öylesine belâya soktular ki, o partiler silinip gitti. Bu yakın tarih hatırlatmasından sonra günümüze gelelim: Hiçbir akıl erbâbı, erken seçim istemez. Zira Türkiye'ye yaramaz. Türkiye'nin palazlanır gibi olmasına izin vermeyen dış mihraklar, erken seçimle ülkemizi karıştırmak isterler. Bakarsınız yeniden tepetaklak gitmişiz. Ancak erken seçim sözleri, lâfla karşı çıkmakla sona ermez. Hükûmetin gündemi ele alıp anlamlı muhteviyatla doldurması ile sona erer. Gündemi belirlemeyip karşı tarafa bırakan iktidar, zayıfladıkça zayıflar. Gündem de artık palavra ile değil katı gerçeklere dayanan olumlu icraatla oluşuyor. Şu sırada yapılacak ve halkı tatmin edecek müsbet icraat, 1) ABD ile ilişkileri düzeltmek ve 2) AB ile geçen iki yıldaki gibi iç içe temasları sağlamakla mümkündür. ABD ile stratejik müttefikliğimizi vurgulamak elzemdir. ABD ile zıtlaşmaya kalkınca, her işimiz yokuşa sürülür. Bu husus pek çok ülke için geçerlidir. Ama Türkiye derecesinde bulunanlar azdır. Bu gerçeği kafamıza sokmadıkça, ileriye adım atmamız mümkün değildir. ABD ile ilişkilerini düzeltmiş bir Türkiye olarak Avrupa Birliği üyeliği müzakerelerine başlamak, iktidara taze can verir. Bir buçuk yıl içinde seçim yasasını da düzenleyerek büyük şansla seçimlere gidersiniz. Cumhurbaşkanı seçimini; henüz milletten güven almış, yepyeni bir Yüce Meclis, sükûnetle çözümler. Aksi takdirde nice müşkiller zuhûr eder ki, burada tâdâdı milletin keyfini kaçırır.