ABD Temsilciler Meclisi Dış İlişkiler Komisyonu'nun Ermeni tasarısını dün ele almıştım. Bu arada biz ne yapıyoruz? Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, doğrusu gecesini gündüzüne katarak oradan oraya koştu. Türkiye'ye döndü. Ama Türkiye, mahut 2. tezkerenin reddindeki ağır hatanın zebûnudur. Bu tezkere kabûl edilse idi, Kürdistan otonomisi diye bir şey yoktu. Kerkük'te sorun çıkmazdı. Polonya ve Fransa meclislerinden Ermeni saçmalıkları geçmezdi. Amerika'nın PKK'yı üzerimize salması, Temsilciler Meclisi'nde rapor görüşmesi gibi şeyler bahis konusu bile değildi. Dış politika hata götürmez. Eski günahların gölgesinin uzun olduğu kutsal kitaplarda yazılıdır. Koca bir milletin geleceği bile kararabilir. Birleşik Amerika'da 50 eyaletin 38'inde Ermenileri 1915'te temizlediğimiz kabûl edildi. Son 5'i bir yıl içindedir. Dünyada ise 20 devlet, ayrıca İskoçya parlamentosu, 1915'te birkaç yüz bin ilâ bir buçuk milyon arası olduğunu söyledikleri sayıda Ermeni'yi ortadan kaldırdığımız kararını aldı. Avustralya, Arjantin, Almanya, hele Polonya gibi şaşırtıcı diyebileceklerimiz gerçekleşti. Polonya meclisinde iki düzine milletvekilinin aldığı karar, Washington'ın Ankara'ya açık ihtarı idi. Bize vız geldi. İsrail ise, Arap devletlerini gölgede bırakırcasına Filistin meselesine dalmamız, hele Hamas'la temasımız karşısında tepki verdi. Hâlid Meşal'i özel uçakla Suriye'den Ankara'ya getirtmemizi, bizim Öcalan'ı getirip misafir etmemiz gibidir şeklinde değerlendirdi. TÜSİAD üyesi İshak Alaton, Musevi bir Türk milliyetçisidir. İsrail Başbakan Yardımcısı Şimon Peres'in dostudur. Peres, Ermeni tasarısını durdurmak için Amerikalı Yahudilerle görüşeceğini söyledi, ama bu defa işimiz zor dedi. 1915'te gerçekte ne oldu? Yarın yazacağım.