Nisan ayı içinde Birleşik Amerika kongresine, yani hem senatoya, hem temsilciler meclisi denen millet meclisine, Türkiye'nin 1915'te Ermeniler'e soykırım uyguladığı iddiasının kabulü için önergeler verilecek. Ermeni seçmeninin baskısı altında kalan, Türkiye'nin de stratejik müttefikleri olduğunu unutan Amerikalı parlamenterler tarafından... Aynı mealdeki önergelerin, 50 Amerika eyaletinin, (state/devlet) yarısında mahallî senatolar ve temsilciler meclislerince geçtiğimiz yıllarda birer ikişer kabûl edildiğini hatırlatıyoruz. Ama Washington'daki kongre denen federal parlamentonun her iki kanadında da aynı yöndeki Ermeni önergeleri, yapılan oylamalarla reddedildi. Şimdi ne olacak? Muhtemelen gene reddedilecek. Ancak önümüzdeki kritik haftalarda Başkan Bush, kararını verecek. Onun işareti istikametinde oylama yapılacak. Washington, Türkiye'yi hâlâ stratejik müttefiki sayıyorsa mesele yok. Ancak 1 Mart tezkeresinden bu yana, ABD ve İsrail'le ilişkilerimiz, karmaşık hâle geldi. Oylamada, Amerika'daki Yahudiler'in birinci derecede etkisi bahis konusudur. Bundan önceki yıllarda Ermeni önergelerinin reddinde Amerika'da Musevî veya Hıristiyan Yahudiler'in birinci derecede lehimizde tesirli olduklarını dış işlerimiz bilmektedir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, Washington ve İsrail ziyaretleri hemen hemen kesinleşti. Daha kesinlik kazanırsa, Amerika beklemede kalacaktır. Tabiatıyla Sayın Erdoğan'ın nasıl mesajlar vereceği önemlidir. Amerika, Asya politikasında Türkiye'den ümidini kesmişse, Pax Americana'yı artık kıytırık Ermeni ve Kürtler'in vasıtasıyla ve İngiltere ile İsrail'i yanına alarak yürütmeye karar vermişse bu tutum, Dünya politikasında da değişiklik yapar. Avrupa Birliği müzakerelerinde müşkilâta maruz kaldığımız nisbette Washington'a yaklaşacağımızı unutmamalıyız. Böyle değilse bile, Amerika ile bozuşan ülkelerin rahatlarının kaçacağı kesindir. Böyle ülkelerde ekonomiden asayişe, yönetimden demokrasiye kadar her alanda aksaklıklar biribirini izler. Zaten bir kaç defa biz de tecrübesini yapmadık mı?