Filistin'de barış

A -
A +

Dışişleri Bakanı Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün İsrail ve Filistin ziyareti zorunlu idi. Ardından Başbakan Tayyip Erdoğan'ın ziyareti bekleniyor. Zira İsrail'le ilişkilerimiz zayıflamış, hattâ gerginleşmişti. Birleşik Amerika'da çok etkin Musevi lobisinin, Türkiye'nin kararlı destekçisi olduğu malûmdur. İsrail'in hoşuna gitmeyecek, Arap ülkelerini bile aşan eleştirilerde bulunmamız, bize fayda sağlamaz. Amerika ile bağlantılarımıza bile tesir edebilir. İsrail'de Şaron iktidarının haddi aşan uygulamalarını onaylayan ülke yok. Bizde de tepkiler oluşması doğaldır. Ancak General Şaron'u, eski Başkan Clinton'ın İsrail'i barışa zorlamak için yaptığı baskılar ortaya çıkardı. Artık Amerika'dan bu derecede bir baskı asla beklenemez. Yaser Arafat'ın Clinton'ın sağladığı makul şartları, İran'a bağlı örgütlerin etkisiyle reddetmesi, hiç mübalağasız Filistin topraklarında barışı çeyrek asır geriye attı. Çeyrek yüzyıldan önce bir barış ümidi, platonik ve romantik çizgiyi aşıp gerçekleşemez. Bizim fikrimiz budur. Binaenaleyh Türkiye'nin aracılığı sonuç vermez. Ama iki taraf da Türkiye'ye senin işimize karışmanı istemeyiz demeyecektir, zaten demiyorlar. Amerika, Filistinliler'i Yahudiler'e uyguladığı intihar eylemlerinden vazgeçirmek için Ankara'yı teşvik bile edecektir. Filistin tarafı ise, Türkiye'de sağladıkları sempatiden yararlanacağını düşünüyor. İki tarafın böyle davranmasında bir garabet yok. Ancak barış sağlanmaz ve Türkiye, boşuna kürek çeker. Filistin toprakları 1914-18 savaşında Türk kanı ile sulandı. 400 yıl o coğrafyayı, İsrail başbakanlarının, Amerika başkanlarının hayretlerini, hayranlıklarını, belki kıskançlıklarını saklayamadıkları bir hünerle yönettik. Müslüman'ın, Hıristiyan'ın Musevi'nin burnunu kanatmadık. Bizden fazlası beklenmemelidir. Acaba Araplar, Kudüs'ün Harem-i Şerîf kesimini eski hükümdarları Osmanoğulları'ndan bir şehzâdeye tevdi etmeyi düşünmüşler midir? Arafat'ın yerine seçilecek kişinin Arafat'tan ileri bir şey yapamayacağını kesinlikle söylüyorum. Kuzey Irak'ta Kürt otonomisini destekleyen bir İsrail ise, Ankara'nın tepkileriyle karşılaşır. 2005 yılı içinde Büyük Orta Doğu projesinde Türkiye'nin durumunun netleşmesi, bu derecede karmaşık sorunları daha anlaşılır hâle getirecektir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.