Genelkurmay Başkanı Sayın Hilmi Özkök, merakla beklenen basın toplantısını, Ankara'da bulunan gazetecilerle samimi bir sohbet havası içinde gerçekleştirdi. Güzel şeyler söyledi, bilgece konuştu. Orgeneral Özkök'ün beyanlarını, haber sayfalarımızda bulacaksınız. Ben bir kaç noktayı vurgulamak istiyorum. Aşağıdaki paragraflar, tamamen benim şahsî görüşlerimdir. Klasik askerî darbe, artık Türkiye'de mümkün değildir. Modern ordumuzun kurulduğu 1826'dan bu yana 1876, 1908, 1909, 1913 ve Cumhuriyet döneminde 1960, 1971, 1980 darbeleri oldu. Hepsi silâhlı kuvetlerimize, demokrasimize, devletimize büyük zararlar verdi (28 Şubat'ın, darbe kavramı ile ilgisi yoktur.) Ancak nostalji yaşıyanlar hâlâ mevcuttur. Bilhassa politikada aradığını bulamamış bazı tipler, devlet, vatan, millet, inkılâplar, Atatürk elden gidiyor klasik motifleri ile, Türk subayını etkilemeye çalışmak için müsait atmosfer oluşmasını beklerler. Yahut bizzat oluştururlar. Bazı saf idealistler bunlara katılabilirler. Türk subayının kırmızı çizgileri Atatürk, bölücülük ve bilhassa laikliktir. Bu akım sahiplerinin iktidara gelmesini veya iktidara katılmasını istemez. Meclis'te iktidara ortak olmaksızın küçük gruplar hâlinde bulunmaktan öte bir kuvveye erişirlerse, rahatsızlık artar. Fikirlerini icraya dökerlerse, meşru zeminlerde uyarırlar. Çok rahatsızlık olursa, erken seçim kaçınılmazdır. Diğer taraftan Kopenhag Kriterleri, Avrupa düzeni, askerin politika ile ilişkilerinin asgarîye indirilmesini gerektiriyor. Bunun Türk devlet geleneğine uymadığını savunanlar, Avrupa Birliği'ne girmemizi engellemek için, meseleyi hamâsî motiflerle sunup kışkırtırlar. Bazı akılsız politikacılar, azıtmış muhalif fikirliler, beğenmedikleri iktidarı, askeri kullanarak yıpratıp düşürmek isterler. Son gelişmede, bu hususu görmemek mümkün değildir. Dünyanın en kudretli silâhlı kuvvetlerinden birini genç olanlar ve olmayanlar, yahut Avrupa taraftarları ve aleyhtarları diye bölmeye kalkışanların neye hizmet ettiklerini anlıyabilmek lâzımdır.