Gül'ün Başbakanlığı

Abdullah Gül'ün Başbakanlığı içeride ve dışarıda olumlu karşılandı. Tayyip Erdoğan'ın samimi vaadler içeren parti icraat programı, iyimserliği arttırdı. Parti genel başkanı ve 3 Kasım seçimlerinin galibi ile seçtiği başbakanın uyum içinde çalışacakları intibaı güçlendi. İki başlı bir yönetim ihtimalinden korkanların endişeleri azaldı. Sayın Erdoğan'ın okuduğu parti programı, şüphesiz hükûmet programının özünü teşkil edecektir. Biz hayalî, olmıyacak, yapılamaz, fantezi bir unsur görmedik. Türk potansiyelini harekete geçirebilmek meselesidir. Ne söylendiyse gerçekleştirilmelidir. İncir çekirdeğini doldurmaz konular üzerinde yoğunlaşıp çekişmek huyumuz depreşmezse, Türkiye, silkinip kalkınacaktır. Çok gerilerde kaldığımız ve zor şartlarda bulunduğumuz muhakkaktır. Kopenhag zirvesine az kaldı. Önümüzdeki 3 hafta altın değerindedir. Bu arada, gerçekte bir ABD projesi olan Birleşmiş Milletler'in Kıbrıs planı açıklandı. Soğukkanlılıkla inceliyeceğiz. Asla hayır diyen taraf olmak acemiliğinde bulunmıyacağız. Köklü diplomasi tecrübemizle, artık kangren hâline gelen, Türk Devleti'nin elini kolunu bağlayan Kıbrıs meselesini karşılıklı tavizlerde bitirip noktalıyacağız. Irak'a gelince, biraz daha uzun vadelidir. Nasıl gelişeceği bizim elimizde değildir. Her safhasını dikkatle izleyeceğiz. AK Parti'nin iyi başladığı, muhalifleri, belki hasımları tarafından da kabûl ediliyor. Muhafazakâr, çağdaş demokrat, Merkez Sağ'ın büyük partisi durumunu özenle vurguladığı nisbette muvaffak olacaktır. Lâgar bir devlet mekanizmasının bütün saçmalıklarıyla dolup taşan mevzuatımıza rağmen AK Parti'nin hızlı hareket etmesi, soğukkanlı girişimlerle gündemi belirlemesi, ümitlerimizi güçlendiriyor. Önemli Anayasa tadilleri de kavgasız, gürültüsüz bir üslûpla yapılabilirse, Türkiye, modern bir devlet oluşumuna epey yaklaşacaktır. Bakanlar kurulunu gördükten sonra, daha kesin bir şeyler söylememiz mümkün olacak.