Tavuk gribi ve M.A. Ağca bile İran gündemini manşetlerden düşüremedi. Dünya İran'a endekslendi desek fazla mübalağa sayılmaz. ABD ve AB, İran'a ciddi diplomatik baskı üzerinde mutabıklar. Rusya ile Çin de İran'ın uranyumu zenginleştirme faaliyetlerini kayıt altına almak istiyor. Ama baskıdan çekiniyorlar. Herhalde nâz ve niyâz, recâ ve istirhâm ile İran'ı yola getireceklerini sanıyorlar. Aslında Rusya, İran'ın ilk nükleer reaktörünü 1 milyar dolar alarak inşa ediyor. Çin'in petrol tüketiminin yüzde 12'sinin İran'dan geldiğini eklemek gerekiyor. Amerika ile Avrupa devletlerinin de Rusya'da büyük menfaatleri ve Çin'le yakın ilişkileri mevcut. Fakat zengin ülkelerdir. İran'a baskı yapmaktan çekinmezler. Üstelik nükleer silâh sahibi olduğu takdirde İran'ın füzelerini hangi yöne çevireceği açıktır. Arap dünyasının en önemli devleti Mısır da İran'ın atom bombası yapmasından çekiniyor. Haklıdır. Zira İran, Arap âlemi ile de çekişmektedir. ABD başkan yardımcısı Dick Cheney, Kahire'de idi. Hüsnü Mübârek'le bir şeyler görüştü. Mısır, Amerika'dan en büyük yardım alan devlettir. ABD'nin Avrupa-Asya kuvvetleri başkomutanı orgeneralin, genel kurmay başkanımız ile görüşmesi sessiz geçti. ABD genel kurmay başkanı bekleniyordu. Orgeneral Pace gelmedi. ABD dış işleri bakanı Condoleezza Rice ise, askerî temasları öğrendikten sonra Ankara'ya gelecek. Washington'ın, Ankara'dan işine yaramaz cevaplar almaktan çekindiği açıktır. Herhalde Türk tarafı PKK'dan, Amerikalılar ise İran'dan şikâyet edeceklerdir. Ama Amerika'nın maksadı, Türkiye'ye, İran üzerine gittiği takdirde, ne ölçüde destek olacağımızı öğrenmek, hattâ protokole bağlamaktır. Elinde Türkiyeli ve Türkiyesiz iki ayrı plan bulunan ABD, hangisini uygulayacağına karar verecektir. İran, tavuk gribi ve Ağca ile haftayı kapatıyoruz. Aynı konularla yeni bir haftaya geçeceğiz. Ama İran meselesi aylar boyu sürüp gidecektir.