Başbakan Sayın Tayyip Erdoğan, mutabakata lüzum görmeden 11. cumhurbaşkanı adayı olarak açıkladığı Sayın Abdullah Gül'ü özü sözü birdir şeklinde tanımladı. Sayın Gül'ü, en yakın arkadaşından daha iyi tanıyacak değiliz. Çankaya'daki tutumu, bu ölçüye uyarak izleyeceğiz. Gül'ün seçilmesinin kesinleşmesinin Avrupa'daki yankıları olumlu sayılabilir. Bazı tereddütler kısa zamanda tavsayacaktır. Avrupa, Sayın Gül'ü yakından tanıyor. Cumhurbaşkanı sıfatıyla da benimseyecektir. Birleşik Amerika ise sonunda aynı çizgiye gelebilir. Mahut 2 numaralı tezkerenin reddi olayında Gül'ün başbakan olduğunu unutabilir. Amerika'nın Türkiye'de ılımlı İslâm modeli fikrinden vaz geçmesi için zaman gerekiyor. Milyonla memurun maaş zammı konusu, geniş kitleyi ilgilendiriyor. Önümüzdeki hafta müzakereler belirginleşecektir. Türkiye Cumhuriyeti'nin Devlet görevlisi pâyesini verdiği ve milletvekili dokunulmazlığına yakın imtiyazlar tanıdığı memur zümresi maddî bakımdan memnun değildir. Galiba 40 yıl falan oldu, işçi ücretleri, memur maaşının önüne geçmeye başladı. Avrupa Birliği ölçütlerine aykırıdır. Yargıç, savcı, subay, assubay, öğretim üyesi, öğretmen, polis maaşlarının düzenlenmesi gerekiyor. IMF kafasını aşmak lâzım. Memurlar, çoğunluk bakımından, yalnız 1950 seçimlerinde Merkez Sağ'a, diğer bütün seçimlerde (1954 ve 1965 dahil) CHP'ye ve Sol'a oy verdiler. Hatırlatıyorum. Hava-İş sendikasının THY grevi de birinci derecede ilgi çekiyor. Bizim bildiğimiz, THY mensuplarının Türkiye'de en iyi ve en yüksek maaş ve ücret alan kurumlardan biri olduğudur. Bazı huzursuzluklar varsa, giderilmelidir. Ama Türk turizmini baltalayacak bir grev tasvip görmeyecektir. Önümüzdeki iki hafta önemli. Cumhurbaşkanı krizi adı ile tarihimize geçecek netameli dönem, aylardan beri ilk defa sona erebilecektir. Yeni gelişmeler tahmin edilmiyor. Sayın Abdullah Gül'ün 11. Cumhurbaşkanı kimliğini liyakat ve sür'atle açığa vurması, tereddütleri ortadan kaldıracaktır.