Haftanın gündemi

Silâhlı kuvvetlerimizin Kuzey Irak'ta PKK eşkıyası üzerine kış harekâtını iftihar dolu bir ilgiyle izliyoruz. Genelkurmay'ımız ve askerimiz, modern savaşın bütün gereklerini yerine getiriyorlar. Operasyonun istihbarat ve lojistik hazırlıkları ayrıca alâka çekiyor. Askerimiz Bosna'da, Kosova'da, Lübnan'da, Afganistan'da, Kıbrıs'ta, Irak'ta ve daha nice yerde Türk Bayrağı'nı dalgalandırıyor. Hayli ülkenin subaylarının, kurmaylarının yetişmesine de ciddi yardımlarımız var. Cihana açılmış silâhlı kuvvetler, dış politikamızın büyük destekleridir. Doğru ve ufuklu dış politika, Türkiye'nin geleceğidir. Çocuklarımızın, muâsır medeniyetin hangi seviyesinde yaşayacaklarının göstergesidir. Bütün dünya ile beraber Kuzey Irak harekâtını takib ediyoruz. Diğer taraftan, 40 yıldır süren ve önümüzdeki zaman parçalarını da içermek istidadını taşıyan baş örtüsü konusuna odaklanmış durumdayız. Dikkatler bir defa daha Anayasa Mahkemesi'nin üzerine toplandı. Ama ben Yüce Mahkeme'ye sunulan diğer bir yasadan, vakıflar kanunundan söz edeceğim. Vakıflar yasamız, bilhassa Avrupa Birliği'ni ve Amerika'yı ilgilendiriyor. Türkiye'deki Türk vakıfları üzerine Yüce Meclis tereddüt uyandıran maddeler düzenlemişse, gene elbette Meclisimiz düzeltecektir. Hukukçu değiliz. Bu sebeple, yasanın bu tarafı hakkında fikir yürütemeyiz. Bizi şiddetle ilgilendiren, işin dış politika tarafıdır. Osmanlı ve Cumhuriyet geleneklerimize, Fâtih'in ve Atatürk'ün tanıdığı imtiyazlara aykırı, antidemokratik, Kopenhag kriterleri ile uyumsuz işler yaptığımız âşikârdır. Büyük romancımız Dr. Yılmaz Karakoyunlu bu ihlâllerin kitaplarını, romanlarını yazdı, filmleri bile çekildi. Çıkarılan yasa, Brüksel'de beğenildiğine göre, tabiatiyle kıvırtmadan uygulayabilirsek, irtikâb ettiğimiz yanlışları geniş ölçüde düzeltiyor demektir. Bu şaibeden kurtulmak gerekiyor. Elbette mütekabiliyet ilkelerine halel vermeden, yasanın varsa boşluklarını, kötüye kullanmaları engelleyebilecek şekilde doldurarak, bir vakit önce yürürlüğe girmesini istiyoruz. Yasa yapıp uygulamadığımız şikâyetlerinden hoşlanmıyoruz. Millî menfaatlerimize ve onurumuza aykırı görüyoruz.