Haftanın son dış gelişmeleri

A -
A +

Aylar sonra yeni ABD büyükelçisi Rose Wilson, Ankara'ya geldi. Hayırlı olsun diyoruz. Soyadı Birinci Cihan Savaşı'nın ABD Başkanı Wilson'la aynı ki, saflığı ile tarihe geçmiştir. Princeton'da ekonomi politik ve modern tarih profesörlüğünden iki dönem başkan oldu. Birinci Cihan Savaşı'nı Müttefikler'e kazandırdı, sonra Avrupa'yı yüzüstü bırakıp gitti. Dünya Politikasında tecrübesizdi. Gene de Nobel Barış Ödülü aldı. İkinci Cihan Savaşı'nın başkanı ve lideri Roosevelt'in prototipidir. Bu Roosevelt, Harvard mezunu, 28 yaşında senatör, 4 dönem ve 12 yıl ABD başkanı oldu. İkinci Savaşı kazandıktan sonra nimetlerini Rusya'ya bıraktı. Yarım asır insanlığı trilyonlarca dolar savunma masrafına duçar eden bir dış politika budalası iktisatçı idi. Yeni ABD büyükelçisinin soyadından esinlenerek bu satırlar nasıl kalemimin (tuşumun) ucuna geldi ben de şaşırdım! Şu sırada FBI başkanı Robert Müller de Ankara'da. ABD'nin yeni dış politkasını yöneten Condeleezza Rice ise, Brüksel'de NATO dış işleri bakanları toplantısında zarif bir nutuk çekti. CIA'nın zinhar işkence etmeyip topladığı bilgileri insanlığın hizmetine verdiğine, bütün dış işleri bakanlarını ikna etti. Nasıl ikna olmasınlar ki, NATO'nun patronu ve Avrupa Birliği'nin askerî savunmacısı, ABD'dir. NATO toplantısında Abdullah Gül, ülkemizi temsil etti. Aynı gün Avrupa Birliği, Kıbrıs Cumhuriyeti'ni tanımamız hususunda Türkiye'yi gene Brüksel üzerinden uyardı. Washington ise, Yeni Annan Planı'nı Kıbrıs'ta iki tarafın da kabulü gerektiğini bildirdi. Mekke'de İslâm Konferansı Örgütü'nün İslâm devletleri devlet ve hükûmet başkanları zirve toplantısı daha az önemli değildi. Bizi -Cumhurbaşkanı Sezer'in yerine- Türkiye Büyük Millet Meclisi başkanı Bülent Arınç temsil etti. 60'a yakın Müslüman devlette ve daha pek çok devlette hemen hemen bir buçuk milyar Müslüman var. 20. asrın başlarında sadece 3 bağımsız İslâm devleti (Türkiye, İran, Afganistan) bulunduğu hatırlanırsa çok büyük bir gelişmedir. Gene o tarihlerde damla petrol çıkarmayan Müslüman coğrafyasından Dünya rezervlerinin üçte ikisini elinde bulunduran bir duruma yükseliş, cihan politikasını değiştirecek ağırlıkta oldu. Buna rağmen Bosna, Kıbrıs ve buna benzer nice konuda miskince davranan Müslüman devletlerini unutmuyoruz. Hele bugün Müslümanlar'ın milletlerarası terörün başını çektiği iddia ve ithamı, bizi sinirlendiriyor. Terör elbette İslâmî değil. Ama çoğunlukla Müslüman kişilerce gûyâ İslâm adına yapılıyor. Başbakanımız bu hususta -haklı olarak- çok hassas. Hâsılı İKÖ'nün çok işi var.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.