Amerika; Hariri üzerinden Suriye'yi vurmak istiyor. Netice verecek bir teşebbüse benziyor. Ne neticesi? derseniz, Suriye'de Baas'ı tasfiye şeklinde ifade etmek mümkündür. Baas'sız bir Arap dünyası rahatlıyacaktır. Türk düşmanlığı üzerine kurulmuş bu öğretiyi siyasete intikal ettirenleri Türkiye hoş göremez. Eski Lübnan başbakanı ve -maşallah- 5 defa dolar milyarderi Hariri'nin -liberal ve Batı eğilimli olduğu için- Beyrut'ta katlinin Şam'da planlandığı iddiası, Washington'a göre gerçeğin ta kendisidir. Bu husustaki Birleşmiş Milletler raporu, Amerika'yı teyid ve tasdik ediyor. Rapor, suikasdin, Suriye askerî istihbarat teşkilâtı -evlere şenlik- el-Muhâberât ve onun peyki Lübnan haberalma örgütünce planlanıp uygulandığını, çok açık şekilde vurguluyor. Şam, raporu kabul etmiyor. Baas'ın dünki Şam ve Halep mitingleri ile Birleşmiş Milletler raporunu kınaması ise ancak ABD tezini güçlendirecektir. Suriye kolayca baş eğmek istemiyor. Ama rapor pek çok devlet tarafından dikkatle inceleniyor. Herhalde Ankara'da da incelendi. 2005 yılında, ve 21. asırda ve de Üçüncü Binyıl başında, artık başbakan falan vurdurmak olur mu? Amerika böyle diyor. Miss Condoleezza Rice, bu işlerin antidemokratik rejimlere has ve mahsus bulunduğunu savunuyor. Böylece cihan devleti Birleşik Amerika'nın, Afganistan ve Irak'tan sonra ve -denildiğine göre- İran'dan önce, Suriye'ye demokrasi getirmek misyonu şekilleniyor. Washington, bu misyonu, Londra, İsrail ve -mümkünse- Ankara ile paralel ve müştereken ifa etmek istiyor. Ankara çekingen ve stratejik müttefikliğe aykırı davrandığı takdirde, yanına Kürdistan ile Ermenistan'ı alacak. Bendeniz böyle anlıyorum. Siz böyle değil mi buyuruyorsunuz?