AK Parti iktidarının Türkiye için en önemli ve olumlu tarafı Avrupa Birliği konusunda kararlılığıdır. En fazla bocaladığı konu ise, Birleşik Amerika ile stratejik ittifakımızın tehlikeye düşürülmesidir. Süleymaniye'de tutuklanan, sonra iade edilen 11 Türk askeri meselesi, Türk-Amerikan ilişkilerindeki aksaklığın son tezahürlerinden biridir. Tatsızlığın boyutlarının büyümesi ihtimali, endişe vericidir. AK Parti'nin yolsuzlukların araştırılması ve hortumların kesilmesi teşebbüsleri, vatandaşta ihtiyatlı bir iyimserlik uyandırdı. Zira şimdiye kadar Yüce Meclis'te nice komisyonlar kuruldu, her biçim lâf edildi. Çalınan kocaman meblağlar, çalanlarda kaldı, hayâsızca tasarruf ediyorlar. Gülünç denecek nisbette az bir kısmı alınabildi. Onun içindir ki millet, hırsızların cezalandırılmalarından çok fazla, çaldıklarının istirdâdını bekliyor. Mevzuat ve yargı engelleri halkımızı ilgilendirmiyor, asabileştiriyor. Bu engelleri kaldırmayan bütün siyasî iktidarları küçümsüyor. Bana göre engeller, ancak Avrupa Birliği standartlarına erişebildiğimiz takdirde kalkacaktır. Daha önemlisi, zihinlerimizdeki engellerin kalkması ve Türk millî kültürünün şahlanması da ancak bu suretle mümkündür. Türk'e musallat olmuş şer odaklarının birer ikişer sönmesi keza, Avrupa ile birleşmemizle gerçekleşecektir. Binaenaleyh, Türkiye Cumhuriyeti'ni, çağdaş uygarlık düzeyinin ta kendisi olan AB normlarına ulaştırmaya çalışan politik veya bürokrat yahut entellektüel bütün kadrolar, bütün kişiler, bizim makbulümüzdür. Siyasî iktidarlara ve partilere, önce bu açıdan bakarız. Çok geniş, herkese yer bulunan bir şeref masasıdır. Statükonun bizi getirdiği bugünkü çizgiden memnun olan yoktur.