İlerleme Raporu

Avrupa Birliği Komisyonu yarın (9 Kasım) Türkiye için Katılım Ortaklığı İlerleme Raporu'nu yayınlayacak. Raporda, üyelik için Türkiye'den âcilen istenen hususlar, açıkça belirtildi. Bizden kabul ve uygulama beklenen konulardan bu yazımızda sadece ikisi, din özgürlüğü ve seçim yasası üzerinde birkaç cümle yazacağız. Uzattıkça uzatıp dünyaca meşhur hâle getirdiğimiz Heybeli'deki ruhban okulunun açılması tekrar taleb ediliyor. 1971'e kadar bu okulun Türkiye Cumhuriyeti'ne zarar vermeyip bu tarihte Anayasa Mahkemesi'nce kapatılması gerekçelerini Avrupalılara anlatabilmemiz mümkün değildir. 1971'deki mahkeme kararı, Ali Demirel'in ilk özel yüksekokul ve üniversite açmak teşebbüsünü önlemek için alınmıştı. O zamanki yargı sistemi, iktidardaki Adalet Partis'nin Ankara'ya emniyet müdür atamasına izin vermemişti. Zira Adalet Partisi, devletin meşru sahibi sayılan CHP'den -vatandaşları kandırıp oylarını alarak- iktidarı gasbetmişti! Bugün özel üniversitelerimiz, eğitim sistemimizin vazgeçilmez parçalarıdır. Ama ruhban okulunun YÖK'e bağlanmak mecburiyetini Avrupa'ya açıklamamız, hele haklılığımızı ileri sürmemiz imkânsızdır. Azınlık vakıflarına da yakın tarihte el koyduk. İmparatorluk düzenimizde de, Atatürk Cumhuriyeti'nde de böyle bir geleneğimiz yoktur. Azınlıkları koruyan millet olarak ün yapmıştık. Müsâdereyi Sultan Mahmud ilga ve Tanzimat Fermanı bunu resmen ilân etmemiş mi idi? Seçim kanunu konusunda ise, aynı saçmalıklar içinde yüzüyoruz. Her dönemde daha berbat hâle getirilmiş, Anayasa derecesinde önemli bir yasadır. Saçmalıklarını saymayı başka bir yazıya bırakıyorum. Şunu belirtmek, vurgulamak isterim: Bazı konuları artık uyutmamız mümkün değildir. Elimizi çabuk tutalım. AB ile müzakereyi kısa kesmek için gerekli çabayı ve hüneri gösterelim. Daha önemli bir millî hedefimiz bahis konusu bile olamaz. Türk Milleti, hakkımızda rapor yazan eski eyaletlerimizin gerisine düştüğümüze karar verdiği an, çok şey değişikliğe uğrar.