Irak Başbakanı İbrahim Câferî, Ankara'yı resmen ziyaret etti. Ankara'ya hareketinden birkaç saat önce Irak Cumhurbaşkanı Talabani, Câferî'nin Türkiye ile hiçbir anlaşma yapmaya yetkisi bulunmadığını ilân etti. Düşündük milletlerarası ilişkiler tarihinde böyle bir olayın benzerini hatırlamamız mümkün olmadı. Celâl Talabani, Kuzey Irak'ta otonomi kazanan iki Kürt liderinden biridir. Tarihî Türk şehri Erbil'de oturan Mes'ud Barzani, koyu Kürt milliyetçisidir. Süleymaniye'de oturan ve İran'la komşu olan Talabani ise, kırılgan ve kıvırgan politikası, bir sözünün diğerini tutmaması ile şöhret yapmıştır. İkisi de, hükûmetimizin onayladığı mahut tezkerenin Meclis'te reddedilmiş sayılmasından sonra, alenen Türkiye'nin bu kararı ile Kürdistan kuruldu demişlerdi. Talabani, Ankara'ya gelen Irak Başbakanı'nın ziyaretini, başkanı olduğu Irak hükûmetine, millet meclisine, cumhurbaşkanı sıfatıyla kendisine, meclis ve yüksek mahkeme başkanlarına bildirip tasvip ve yetki almadığını söyledi. Dünyada hiçbir başbakan, bu kadar tasvip beklediği takdirde, hiçbir iş yapamaz. Böylece Irak'ta, yönetimin, çaresiz bir kargaşa ve karmaşadan kurtulamayacağı, istikrar sağlanmasının imkânsızlığı, açığa çıktı. Ankara'yı ziyaretle başbakanımızla ve cumhurbaşkanımızla görüşen Câferî, Şii'dir. Ancak Irak Şiileri'nin birinci ve ikinci liderleri Âyetullâh Sîstânî ile Muktedâ Sadr'dır. Kararlı Amerika düşmanı olan Sadr kezâ Ankara'ya gelmek üzeredir. Sünnîler'den ise Târık Hâşimî'yi bekliyoruz. Irak, zaten tarihte mevcut olmamış yapay bir devlettir. Dünyamızda pek çok devlet de yapaydır. Sömürgeciler çekilirken veya imparatorluklar tasfiye edilirken oluşmuşlardır. Irak'ın bugünkü manzarası ise, üstelik evlere şenliktir. Irak devletinin devamı, büyük gayrete bağlıdır. Ankara bu hususta yardımcı olmaya isteklidir. Ancak gerek Araplar, gerek Kürtler, gerek İranlılar, Türkiye'nin her hareketine karşı kuşkulu ve isteksiz davranacaklardır.