Orta Irak'ta Türk tümeni, ABD ile stratejik ittifakımızın (müttefikliğimizin, bağlaşıklığımızın) yeniden kurulmasıdır. İskenderun, fezleke, Süleymaniye olayları geride bırakılmış demektir. Orta Irak'ta bir Türk tümeni, stratejik ittifakın tabii sonucu olarak Amerika'nın İran politikasında da yanında bulunacağımızın işaretidir. Kimse şüphe etmesin. Bu arada Kuzey Irak'ta neyi niçin neden bekledikleri meçhul bulunan PKK-KADEK mensubu, kandırılmış, zorlanmış ve kaçırılmış birkaç bin vatandaşımızın, silahlarını bırakarak, isteyenlerin Türkiye'ye dönmeleri gerekiyor. Washington'ın kararlı olduğunu sanıyoruz. Zira bu konuda oynak ve kıvırgan bir Amerika politikası, stratejik ittifakı, henüz yenilenemeden tehlikeye sokar. Yanı başımızda, ne zaman sınırı geçip asla ve kat'a asker, polis, imam, öğretmen, çiftçi, bebek, çocuk, kadın, ihtiyar tefriki yapmaksızın katliam eden çetelerin potansiyel tehdidini kabullenmemiz, mümkün değildir. ABD Senato ve Temsilciler Meclisi üyelerinin Ankara müzakereleri, 10.000 asker olarak düşünüldüğü söylenen birliğimizin hareketini belirleyici mahiyettedir. Bu suretle Irak topraklarında Amerika ve İngiltere'den sonra üçüncü büyük askeri gücü oluşturacağız. Devlet adamlarımız, bu duruma paralel tonda konuşabileceklerdir. Türkiye'nin yüksek menfaatlerini korumakta ve zavallı Irak halkının, kalkınabilmesi, yaralarını sarabilmesi için yardım edebilmekte, etkimiz kesinleşecektir. Orta Doğu'da sözü geçen bir Türkiye'nin Avrupa'da saygınlığı artacaktır. İçine kapanan, herhagi bir dış meseleye bulaşmaktan ve risk almaktan ödü kopan bir Türkiye ise, Avrupa'da hafife alınır. Irak'ta aktif tutum ve ABD ile yakın ilişkiler, bizi Avrupa Birliği'ne daha çabuk taşıyacaktır. Yeter ki politikacılarımız, bir zamanların köhne fikirlerine takılıp kalmış, fakat Irak üzerinden Avrupa'ya kolay geçiş yapabileceğimizin teşhisi içindeki mürteci (eskiye nostalji duyan) statükocularımızın etkisini üzerlerinden atabilsinler...