Saddam Hüseyin, 12.000 sayfa tutan Irak'ın silâh envanterini Birleşmiş Milletler'e gönderdi. Denetçiler ise ülkede harıl harıl kitle imha silâhları arıyorlar. Arada bir, hardal gazı izlerine tesadüf edildiği kabîlinden rivayetler çıkıyor. Hangi çeşit füzenin Irak kategorisindeki devletlere yasaklandığını bilecek askerî kültürüm yok. Ama Irak'ın elinde füzeler bulunuyor. Bu arada Saddam, 10 yıl önce mahzenlerinden çatılarına kadar yağmaladığı Kuveyt'ten resmen özür diledi. Kuveyt, özrü ânında geri çevirdi. 7 Körfez monarşisi de bugünki Irak rejiminden alabildiğine rahatsızdır. Zaten ABD ile işbirliği yapıyorlar. ABD, Irak'ın hakkından gelmeye kararlı bulunduğu için, artık Saddam ne yapsa boşuna... Biri Cumhuriyetçi, diğeri Demokrat iki seçkin senatör, Amerika'yı temsilen Kürt Parlamentosu'na gittiler. Nutuk çekip moral verdiler. Washington, Kuzey Irak'taki her iki Kürt aşiretinden insan desteği istiyor. Saddam rejimi yıkılınca, hâlen Kürtler'in kontrolündeki petrolsüz bölgeye, otonomi tanıyacak. Bağdad'a bağlı bir otonomi ki, zaten hâlen yürürlüktedir. Irak Kürtleri'nin Araplar'la ve müstakbel Bağdad Yönetimi ile iyi geçinmeleri gerekiyor. Bağımsız bir Kürt devleti yönünde ilerlemeleri, bölgenin kan ve ateşe boğulması zeminini hazırlar. Dün Kopenhag'da AB dönem başkanı Danimarka Başbakanı ile basın önünde dobra dobra konuşan Recep Tayyip Erdoğan, Washington'a geçip Başkan Bush'la Irak, Kıbrıs ve AB meselelerini görüşüyor. Hepsi biribirine bağlı ve Türkiye'nin yüksek menfaatlerini birinci derecede ilgilendiren konular ki, önümüzdeki zaman diliminde yıllar boyunca millî politikamızı şekillendirecektir. Öbürsü gün Kopenhag'da dananın kuyruğu kopacak. Başbakan Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan, Zirve'yi izlemek için Kopenhag'da bulunacaklar. 2005 yılı saçmalığının Türkiye'de nefretle karşılandığını, tehlikeli bir teklif olduğunu, son defa vurgulayacaklar.