Arada Irak'a demokrasiden bahsediliyor. Gülümsüyoruz. Irak ve demokrasi... Maalesef olmazı zorlamak gibi bir şey. Amerika birilerini kandırıyor. Türkiye gibi asırlık anayasa, meclis, parti tecrübesi bulunan, 1856'da Paris Muâhedesi ile resmen 7 büyük Avrupa devletinden biri tanınmış bir ülkede bile 1946'da demokrasiye geçtiğimizi sanmıştık. Zira CHP dışında parti açılmasına izin çıkmıştı. Cumhurbaşkanımız, Millî Şef resmî unvanından feragat buyurmuştu. Zaten elhamdülillâh anayasamız da, meclisimiz de vardı. Demokrasi bunlardan gayrı ne mene şey idi ki... Bugün 2003'teyiz. Henüz çağdaş demokrasiye geçemediğimizin idraki içindeyiz. Nerede kaldı ki Irak'a demokrasi... Yeni bir anayasa ve seçimler yapılacak. Partilere izin verilecek. Alın size Şark tipi demokrasi... Batı tipinde demokrasi mi? Bu, Irak gibi ülkeler için sanıyorum bu yüzyılın gündeminde yoktur. Gene de Birleşik Amerika'nın Afganistan'da ve yeni işgal ettiği Irak'ta, elini yavaş tuttuğu, dikkatimizden kaçmadı. Ciddi bir yönetim kurmaya hevesi yok gibi. Asayişe bile pek aldırmıyor. Zira asayiş, ciddi yönetimi oluşturur. Ciddi yönetim ise, halkça benimsenir. Amerika, Afganistan ve Irak'a bu ülkelerin hanedanlarından birer kral getirip millî birliğin temelini atabilirdi. İşine gelmediği anlaşılıyor. Zira Amerika, Afganistan'da da, Irak'ta da sınırları değiştirmek istiyor. Ama bunu, İran barajını aşmadan gerçekleştirmekte zorlanacağını hesaplıyor. Bendeniz böyle görüyorum. Bu arada, Afganistan ve Irak gibi bir zamanlar dünyaya uygarlık örneği veren iki ülkede anarşi sürüp gidiyor. Çağa ayak uyduramıyan, akılsız yöneticilerin eline düşmüş devletlerin böylesine felâketlere muhâtab, mâruz ve dûçâr olmalarında şaşılacak bir şey yok. Tarih kanunları, hükmünü icra ediyor...