Dışişleri bakanımız Abdullah Gül, Washington'da başbakan muamelesi gördü. Hattâ Amerikan protokolü bakımından inanılmaz bir şey oldu: Dışişleri bakanı Gn. Colin Powell, Gül'ü iki yanağından öptü. Belli ki Amerika, Türkiye'yi test etmek için, kapılarını açtı. Biz ne yapacağız, nasıl davranacağız, niyetimiz nedir? Bunları anlamak istiyor. Türk dostluğuna ve işbirliğine tâlib görünüyor. Ama gönderilecek birliğimizin masraflarının bize ait olacağını söylüyor. Kimbilir Sayın Gül'ün ne kadar keyfi kaçmıştır!.. Biz, Irak'ta jandarmalık yapmak istemiyoruz. Irak'ın yeniden yapılanmasına samimiyetle katılmak istiyoruz. Ankara-Washington müzakereleri bu esas üzerinde gerçekleşecek veya akamete uğrayacaktır. Tam bir askerî konudur. Genel Kurmay'ımızın fikri önemlidir. Genel Kurmay, asker göndermeye taraftar ise ve şartları müsait görüyorsa, bunu çok açıkça vurgulamalıdır. Aksi takdirde, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden bu istikamette bir karar çıkmaz. Hükûmet, gönderme kararı alırsa, Meclis'e sunmayı düşünüyor. Tezkere gene Meclis'ten dönerse, şu gelişmeler kesinleşir: 1) ABD ile köprüler atılır ve Irak'ta, belki bütün Orta Doğu'da işimiz kalmaz. 2) Yüce Meclis'çe reddedilen tezkerenin sahibi hükümetin istifası bahis konusudur. ABD Savunma Bakanı Rumsfeld, asker gönderme konusunda hemen kararınızı verin, bir yıl uzamasın! esprisini yapmış. Aynı fikri Powell, daha diplomatça ifade etmiştir.