Önümüzdeki haftalarda birliklerimiz, Irak'ta yerleşecektir. Bir kolordu kuvvesinde olmasında sayılmıyacak kadar çok faydalar vardır. Hem Türkiye, hem Irak, hem Amerika, hem dünya barışı açısından... Bağdad'ın Dicle boyunca kuzeye çıkarak ve kuzey-batıya doğru olan sahada Türkiye, önemli hizmet verir. Bağdad'ın kuzey banliyölerinden Elazamiyye'de, İmam-ı azam Ebû Hanîfe Efendimiz'in türbesi, bu savaşta isabet alarak zarar gördü. Türbe, eşiğine yüz süren Kaanûni Sultan Süleyman tarafından yaptırıldı. (1534). Ama bugünkü yapı, gene eşiğine yüz süren Dördüncü Sultan Murad'ın eseridir (1639). Böyle bir âbideyi derhal onarmalıdır. Bu misyon, tıpkı Mostar Köprüsü'ndeki gibi, biz Türkler'e düşer. Sünnî olan bütün Türk kavimleri, Hanefî'dir. Irak'ta askerimiz, Araplar ve Kürtler, Arapça ve Kürtçe konuşan Iraklılar ile dostluğumuzu perçinleyecektir. Türk askeri, görevini tamamlayıp çekilecektir. Dostluk bâkî kalacaktır. Ama bu, onların da bize karşı iyi niyetli olmalarına bağlıdır. İngiliz eğitiminden ve Baas öğretisinden geçen bir halk için, 1056'da Selçuklular'dan beri birlikte yaşadığımız gibi Türkler'e ısınmak, zaman meselesidir. Aynı zamanda iki taraf için de doğru politika meselesidir. Irak'a gitmekte gecikmek Türkiye'ye zarar verir. Bu husus kesindir. Hükûmetin Türkiye Büyük Millet Meclisi'nden aldığı yetkiyi kullanmaması için -kimi açıkça, kimi sûret-i haktan görünerek- çalışanlar var. Siyasette yeteneksiz ve nasipsiz, peşin hükümlerle kafaları tütsülenmiş, risk almaktan ödleri kopan, akıl ve fikirleri Türk'e yaramaz konularla dolu, ufuktan mahrum, çağdaş dünyanın şartları ile inatlaşan kişiler ve zümreler, hâlâ çalışıyorlar. Türkiye'nin dışa açılmayarak iç problemlere gömülen önemsiz bir ülke olmasını isteyen devletler de aynı istikamette faaliyet gösteriyorlar.