Öbürsü gün Irak'ta genel seçimler ve Türkiye'de ana muhalefet partimizin olağanüstü kurultayı var. Olağanüstü kurultay, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kavgacı ve uzlaşmaz yapısını değiştirmiyecektir. Epey kişinin başbakanlık yaptığı Türkiye'de bir türlü bu makama gelemeyen, binaenaleyh gerçek bir ümit oluşturamayan Sayın Deniz Baykal, bu kongrede değil, muhtemelen bundan sonraki olağanüstü olmayan, olağan kongrede yerini bırakacaktır. Irak'taki seçimlere gelince, demokrasi, asayiş, huzur, barış getirmeyecektir. Ülkeyi iç savaşa dönüştürecektir. Iraklılar Sünni Şii, Arap Kürt, Türkmen diye biribirlerine girip yıllarca didişip oyalanacaklardır. Bu arada ülkenin petrolünü ele geçirmiş bulunan Amerika, Suriye ve İran'la hesaplaşacaktır. Amerika'nın diplomatik taarruzu, hemen başlayacak. Zaten başladı gibi. Dünyanın en yoğun enerji kaynaklarından birini elinde tutan İran, nükleer enerji ihtiyacından yakınarak bu sahadaki çalışmalarını sürdürecek. Atom bombası takılmış şehab füzeleri ile, rehavetin son haddine ulaşan Batı'yı korkutup rejimini savunacak. Süper mega devlet Birleşik Amerika ise İran'ın ucuna atom bombası iliştirilmiş füzelerinden insanlık ve barış adına ödü kopmak misyonuna soyunup İran petrollerini kontrolü altına almaya çalışacak. Musaddık öncesi İran'ını ihya etmeye gayret gösterecek. Yılda p.c bir kaç bin dolarla geçinmeye çalışan yoksul ülkelere de, petrol zenginliğine boğulmuş az sayıdaki devletlere de sert davranan Amerika 40.000 dolar p.c gelirle geçinemeyen vatandaşlarını 50.000 dolar çizgisine çıkarmak için, elinden gelen her şeyi yapacak. Diplomatik savaşını fiilî savaşa dönüştüreceği hususundaki kanaatimizi yıllardan beri bu sütunda savunuyoruz. Pax Americana hükmünü icra edecektir. Bu yolda kural tanımıyor. Hamurabi'den Gazneli Mahmud'a, Hazret-i Ali'den İmâm-ı Âzam'a kadar önünde engel gördüğü her şeyi yıkıp geçiyor.