Birleşmiş Milletler'den yeterli ilgi görmeyen Mahmud Ahmed-i Necad, Tahran'dan bir bomba fırlattı ki, keyif içinde G-20'yi tamamlayan devlet ricali donup kaldı. Keyifleri kaçtı. Zira İran'ın medyatik cumhurbaşkanı, Natanz nükleer tesislerinin kapatılmasını isteyen Batılılara, ikinci bir nükleer tesislerinin de olduğunu ve işlemekte bulunduğunu haber verdi. Doğrusu Batı âlemi ile tam manasıyla dalga geçti. Bir gün televizyona çıkıp, ilk bombamızı yaptık! müjdesini vermesi de uzak ihtimal değildir. O zaman, sivil uçak düşüren teröristi affedip ülkesine gönderen Majesteleri'nin Birinci Bakanı'nın yüzünü görmek isterdim (İngiltere başbakanının resmî adı yazdığım gibidir). Afganistan'a asker bulamayan Barak Hüseyin Obama, İran'la da girişmek istemiyor. İngiltere'nin derdi ise, Birleşik Amerika'nın birinci stratejik müttefiki olmasıdır. Bu iki devletin el birliği ile Sovyetler Birliği heyûlâsı dağıtıldığı için, artık birbirlerinden hiç mi hiç ayrılamaz durumdalar. Biraz da Putin'den bahsedelim... Kuzeydeki denizden büyük komşumuzun gerçek lideri bile, epey kolladığı İran'ın bomba patlatacağı endişesine kapıldı. Zira bu takdirde dünya karışacak, birçok proje tadile mahkûm olacaktır. Putin, sulh ve salâh içinde Rusya'yı, parçası bulunduğu Batı medeniyetinin çizgisine yükseltmek istiyor. Bir İran-Amerika çekişmesinin içine girmek durumunda kalmaktan endişeleniyor. İran'ın Türkiye dostu eksantrik devlet başkanı, latifelerinde ifrata kaçtı. Batı'daki devlet adamları ile dalga geçmekten hoşlandığı belli ama, tarihçi olarak, atom bombasının İran'a ve yeni rejimine fayda sağlamayacağından eminim. Bilakis İran dostlarını ve tarafsızları karşısına alacaktır. Ve üç beş atom bombası ile ne yapacaktır? Patlatırım haa! mı diyecektir? İran, G-20'ye katılmalıdır. Batı'ya bombadan vazgeçtim, siz de geçin! diyebilmelidir. Demokrasiden çekinecek bir şey yoktur.