İran atom bombası yaptığı takdirde, Amerika'yı ve İsrail'i korkutamayacağını bilir. O hâlde bombayı ne yapacak? Bu uğurda niye dünyayı ayağa kaldırıp karşısına alıyor? Şöyle: 6 Körfez monarşisini yıkıp kendisine bağlı, Şîa'ya yakın, sosyalist Arap cumhuriyetleri kuracaktır. Suudî Arabistan bu plana dahildir. Mekke ile Medîne'de Şîî egemenliği başlayacaktır. Doğu Akdeniz'de de zaten pozisyon sahibidir. Daha güçlenecektir. Aşağı yukarı müteveffâ Saddâm'ın Baas (Arap sosyalist) projesinin İran modeline dönüştürülmüş şeklidir. Belki daha önemli hedef şudur: Böylesine güçlü, Arab'a ve Türk'e fark atmış bir İran'da artık bünyesinde barındırdığı kavimlerin bahsi açılmayacaktır. Bu kavimlerin türlü çeşitli heveslere düşmeleri önlenecektir. İran'ın henüz su yüzüne çıkmayan en hassas tarafı, çeşitli diller konuşan, Fars olmayan nüfusudur. Farsça, şiir türünde dünyanın en yüksek dilidir ama, Türkçe ile Arapça daha üstün kültür dilleridir. İran'ın atom bombasının hiç işine gelmeyeceği devlet hangisidir? derseniz, cevabını bulmak için Aristo mantığı gerekmez. Türkiye'nin geçen hafta temellerini attığı Türkiye-Suriye-Lübnan-Ürdün iş birliği projesi, İran devlet projesine aykırıdır. Türk-Arap birliği vurgulanmıştır. Suriye'de Şîî yönetim bulunması, Lübnan'da önemli Şîî nüfus, Batı'nın terör örgütleri kabûl ettiği birtakım mukavemet teşkilâtlarının İran'a dayanması, bu iş birliği projesinin aşılması gereken güçlükleridir. Türk projesi, anılan üç Arap ülkesine demokrasi taşıyarak bu güçlükleri aşabilir. Suriye ile Türkiye halkları, genlerinde Selçuklulardan beri izlerini taşıdıkları beraber yaşamak arzusundan artık kolay vazgeçmezler. Bu inanılması zor görünen dostluk, Tayyip Erdoğan'ın eseridir. Türkiye-Ürdün yakınlaşması en kolayıdır. Lübnan'ın Batı'ya dönük yüzü de olumludur. İsrail, böyle bir senaryo gerçekleştiği takdirde, her türlü güvence de verilirse, en büyük düşman saydığı İran'dan kurtulmuş olacaktır. Ne âlâ senaryo değil mi? Hep karamsar tablolar çizecek değiliz ya...