İspanya'dan sonrası

Suriye, hâttâ İran'da Kürtler'in hareketlenmesi, Amerika'nın adım sesleridir. Ayakta, hâttâ hayatta kalmasını Suriye'ye borçlu bulunan PKK bile Şam'a karşı tavır takındı. Bilhassa GAP sebebiyle PKK'ya destek vererek Suriye, Türkiye'de on binlerce insanının kanını akıtmıştı. Moskova'ya güvenen Müslüman Acaralar, aynı dili konuştukları Gürcüler'e cephe aldılar. Türkiye, Gürcistan'ın bütünlüğünü savunacaktır. Ancak Acaralar'ın incinmesine izin vermeyiz. Diğer taraftan bize Ermenistan'ı kollamamız öğütleniyor. Ama asıl Ermenistan'ı Türkiye'ye ve Azerbaycan'a yakınlaşması için akıl yoluna çağırmak gerekir ki, olumlu bir sonuç çıksın. Güney Kafkasya'nın 3 cumhuriyetinde Rus nüfuzu azaldıkça azalıyor, Amerikan nüfuzu gittikçe artıyor. Bütün bu gelişmelerin en önemlisi, terörün İspanya'yı vurmasıdır. Başbakan Aznar, faili ETA örgütü göstererek halkına yalan söylediği için, muhafazakâr partisi 8 yıllık iktidarını kaybetti (Aznar, seçimlere girmedi, hiçbir sebep yokken 51 yaşında politikayı bırakması ilgi çekiyor). 8 yıl sonra tekrar iktidara gelen sosyalistler, teröre taviz verirlerse, terörün boyutları çok büyür. İspanya'nın saygınlığı da azalır. Irak'ta Amerika'ya destek vermek şöyle dursun karşı çıkan Fransa bile, türban yasağı sebebiyle terör için tedbirler alıyor. Almanya, terörü daha bir müddet idare edip zaman kazanmak havasındadır. Washington'ın hedefinin Pax Americana'nın gerçekleşmesi olduğu, terörle savaşı bile bu gayesi için kullandığı, artık açığa çıktı. Pax Americana'nın gölgesinde kalmak istemeyen ülkeler, bu sebeple de terörle savaşta yeterli kararlılık gösteremiyorlar. Asıl sebep ise, terörün kendilerine bulaşmayacağı ümididir. Bu tutumların hepsi, terörü daha güçlü hâle getiriyor. Terörden masûn kalmanın tek çaresi, ona teslim olmaktır. Bu gerçek, geç anlaşılabilmektedir. Yarın, terörün kaynaklarını yazacağım.