Sayın Başbakan'ı, Faysal Ödülü için kutluyor, daha nice büyük ödüllere demekle yazıma başlıyorum. Ödülü bihakkın alacaktır. 20 küsur Arap devleti, Atlas Okyanusu ile Hind Okyanusu ve Büyük Sahrâ ile Doğu Akdeniz arasında muazzam ve muhteşem bir coğrafyada uzanıyor. Dünyanın yarı petrolünü de elinde tutuyor. İçlerinde Mısır gibi tarih ve kültür ülkeleri, Suudi Arabistan gibi Ali Baba hazineleri sahibi devletler var. Hiçbiri, Filistinlilere, Türkiye adına Tayyip Erdoğan'ın, candan, inançlı, kararlı ilgisini göstermedi. Davos'ta başbakanımız one minute dedi ve dediğinden zerre miktarı şaşmadı. Bu sütunda, birçok defa, İsrail'i eleştirmekte ileri gittiğimizi ima eden yazılar yazdım. Zira bu alâkamızla Arap âlemini kızdırıyorduk. Fakat her devlet adamının bir üslûbu vardır, etkilenmezler. Asıl endişemiz, İsrail'in İsrail'den ibaret olmamasındandır. Henry Ford'un tabiriyle Beynelmilel Yahudi'nin cihanşümul (evrensel) etkisinin Türkiye'ye zarar vermesi ihtimalindendir. Nisan ayına az kaldı. İsrail dışişleri müsteşarı, İsrail hükûmetinin şahin kanadındaki bakanının emriyle, Yahudiler'in bu pozisyonuna güvenerek, büyükelçimize küstahlığa cesaret etti. Akıl almaz boyuttaki terbiyesizlik karşısında büyükelçimiz, aşağıya konan koltuğa oturmamalıydı. Zaten eli sıkılmayınca muhâtabının niyetini anlamalıydı. "Yanlış odaya geldim, affedersiniz" deyip kapıdan ayrılmalıydı. Doğrusu kötü, hattâ pis bir gelişmedir. İsrail, İran'la nihâî hesaplaşmasına kadar vazgeçmeyecektir. Bizimle derinlemesine ilişkileri vardı. Bunlar askıya mı alınacak bilmiyorum. İsrail dışişleri bakanlığının, dışişleri bakanlığımızdan resmen ve yazılı özür dilemesi ile krizin söneceği ümidindeyiz. İsrail savunma bakanı da Ankara'ya gelmek üzeredir. İmparatorluk Türkiyesi'nde Yahudiler, bütün gayri müslim kavimlerimiz arasında en az anlaşmazlığımız bulunan toplumdu. Şimdi İsrail'in itidalini muhafaza edemez tavırları, uyku hâlinde çok sârî bir mikrop olan antisemitizmi canlandırmaktan başka bir şey kazandırmaz.